3 Ocak 2015 Cumartesi

Yahya Kemal – Aziz İstanbul

Yahya Kemal – Aziz İstanbul


Bir iklimin manzarası, mimarisi ve halkı arasında halis ve tam bir ahenk varsa, orada, gözlere bir vatan tablosu görünür.

Türkler İstanbul’u 1453’te, Bizans’tan bir virane halinde tevarüs ettiler.

Grousset, Haçlı Seferlerini kımıldatan sebebin 1071’de Malazgird’de Türk Hakanı Alp Arslan’ın Bizans İmparatoru’nu orada mağlup edip esir etmesi olarak gösteriyor.

İstanbul Muhasarası’nı 1453 senesinin Nisan ve Mayıs aylarında, 53 gün, kendi gözleriyle görenlerden ve gördüklerini yazanlardan beş kişinin hatıratı bizlere kadar gelebilmiştir.
(Bunlardan biri) Bizans Kayseri Konstantin Dragozes’in baş mabeyincisi Phrantzes’dir.
(Bir diğeri) Bizans müverrihi Dukas’dır. Biri Kardinal İzidor’dur, biri Venedikli bir geminin hekimi Barbaro’dur, biri de bizim fetihte hazır bulunmuş olan yegâne müverrihimiz Tursun Beg’dir.
Bunlardan başka (…) Fatih’in hizmetinde bulunmuş olan diplomat tarihçi Kritovulos vardır.

Arap hançeresinin Roma kelimesindeki o’yu u telaffuz edişinden Arapların Roma’yı nasıl tesmiye ettikleri bellidir. Rum kelimesinin gene Türkçede mevcut olan Roma kelimesi olduğunu düşünmeyiz bile.
Biz, Bizans İmparatorluğu’nun eski Yunancayı milli dil olarak benimsemiş ve Ortodoks halkına Rum demişiz…

Bayrampaşa deresi adını verdiğimiz Lykos vadisi şehri ikiye bölen münhat sahaydı. Topçu kuvveti ve fetihte büyük iş gören büyük top bu hedef karşısında mevzi almıştı.

29 Mayıs Salı gününden sonra şehrin içinde harp devam etmiştir. Şehzadebaşı’nda, tenha bir sokakta Onsekiz Seymenler Mezarlığı vardır; şehrin içinde döğüşerek oraya kadar ilerleyen, orada şehit düşen on sekiz Seymen, yazısız mezar taşları altında, orada yatmaktadırlar. (s. 45)

Osmanlı-Türk saltanatının İran’la mücadelesi (…) Sünnilik ve Şiilik şeklinde (…) bir milliyet mücadelesidir.

Zorlara dağlar dayanmaz.

Topkapı Sarayı erkek değil dişidir. Birinden ötekine geçilen bu yüzlerce oda bir vücut ve ten cenneti imiş.

Ne harâbî ne harâbâtîyim
Kökü mâzide olan âtîyim

Şişli, Kadıköy, Moda gibi semtlerde (…) minareler görünmez, ezanlar işitilmez.
…Müslüman rüyasıdır ki bizi henüz bir millet halinde tutuyor.

İstanbul Fetih Cemiyeti

1964

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder