Louis
Althusser
(1918-1990)
Cezayir’de doğdu. Fransız Komünist
Partisi’nin önce gelen isimlerindendi. Marksist toplum bilimi ve ekonomiyi yeniden
yorumladı.
Batı Marksizm’inin etkisiyle kültürel
hegemonya ile birleşen yapısalcılık üstyapısal görüngünün analizine yönelir.
Althusser’in yapısalcı yaklaşımı öznesiz
bir tarih anlayışına dayanır.
Bireyler ancak
özne olduklarında eyleyici olurlar. İnsanlar ve bireyler toplumsal yapının
kendilerine önceden hazırladığı rolleri yerine getiren eyleyicilerdir, özne değillerdir.
Bireylere toplum içerisindeki ilişkilerine birer
‘özne’ olarak girdiklerini düşündüren, buna inandıran şey ideolojidir.
Althusser’in ideoloji kuramına göre,
ideoloji özneye dışsal koşullar tarafından belirlenir ve toplumsal yapının bir
tür zorunlu gelişim uğrağıdır. İdeoloji yapının özne üzerindeki etkisidir;
özneye dışsaldır, çoğu zaman bilinçdışı olarak yaşanır ve öznelere egemen değerleri
benimseterek onları sisteme uyumlu hâle getirir.
İdeoloji özneleri, “Türk, Müslüman, öğrenci,
asker, kadın, genç, vb.” olarak adlandırır ve çağırır. Öznelerde ibadet etme,
oy verme gibi pratikler aracılığı ile özne konumlarının farkına varırlar.
Althusser’e göre ideoloji yoluyla kendilerini
özne olarak gören insanlar, aslında gerçeklikle kendi aralarındaki ilişkiyi
ideoloji içerisinde tasarlamaktadırlar.
Althusser’in anahtar kavramları,
a) ekonominin son kertede belirleyiciliği,
b) egemen bir yapı olarak toplumsal
formasyon ve
c) toplumun parçaları arasında göreceli
özerk bir ilişki olması olarak ortaya çıkar.
Althusser, Marx İçin adlı kitabında
Engels’e ait olan ekonominin “son kertede” belirleyici olma kavramını eleştirir.
Althusser’e göre üstyapıların işleri bitmediği için o “son kerte” anı gelmez. Althusser
buradan hareketle “egemen yapılar” ve “göreli özerklik” kavramlarını geliştirir.
Toplumsal formasyona ekonomik ve politik
pratikler kadar gerekli olan bir üçüncü pratik ise ideolojik pratiktir. İdeoloji,
herhangi bir toplumsal bütünlükte kendi rolünü yaşama biçimi ve bir temsil
pratiğidir. Kapitalizmin toplumsal ilişkileri
ancak özgür ve tutarlı özne nosyonuyla mümkündür.
Althusser’e göre ideolojinin maddiliği
somut kurumlar olgusuna dayanır ve bunlara devletin ideolojik aygıtları adını
verir.
Althusser’e göre egemen sınıf iktidarını
devletin baskı aygıtları ve ideolojik aygıtları aracılığı ile kurar. Zorlama ve
şiddet kullanan polis, ordu, mahkeme, hapishane vs. kurumlar devletin baskı aygıtı,
ideolojik onaylama mekanizmalarını kullanan eğitim kurumları, aile, din, medya
araçları, siyasi partiler, sendikalar vs. ise devletin ideolojik aygıtlarıdır.
Althusser’e göre bilim ve ideoloji arasında
kopukluk vardır. Ancak ideoloji ile ilişkimizi keserek bilim kurabiliriz.
Althusser’e göre toplumsal formasyon,
1) ekonomik
2) politik ve
3) ideolojik olmak üzere üç ana düzeyden
oluşur. Althusser her ‘toplumsal düzey’in bir pratiğe bağlı olduğunu söyler.
Ekonomik düzeydeki ekonomik pratiği tanımlayan
“doğanın toplumsal ilişkiler içerisinde dönüştürülmesidir”. Politik pratikte
toplumsal ilişkilerin dönüştürülmesi söz konusu iken, “ideolojik düzeyde ve
pratikte ise, insanın kendi hayatıyla ilişkisi demek olan ideolojik tasarımlar
dönüştürülür.
Althusser geleneksel Marksizm’in altyapı-üstyapı
modelini reddeder. Bunun yerine ekonomik, politik ve ideolojik yapıların çokluğu,
görece özerklikleri ve üstbelirlenmesinin vurgulandığı bir totallik kavramı
geliştirir.
Ekonomik, politik ve ideolojik düzeylerden
oluşan toplumsal formasyon içerisinde bireyler bu düzeylerin getirdiği
pratikler içerisinde hareket ederler.
Althusser’in yapısalcı Marksist yaklaşımında
insan aktörlerin sınırlı bir rolü vardır. Althusser’in çalışmaları öznenin
ölümünü ilan eder.
---
Modern Sosyoloji Tarihi
Editör: Prof. Dr. Serap Suğur
Anadolu Üniversitesi Yayını No: 2304,
Eskişehir, Ocak 2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder