David Escudero -
Savaş Sonrası
İtalya'da Konut Estetiği
Routledge, New York, 2023
Neorealist Architecture_ Aesthetics of Dwelling in Postwar
Italy
II. Dünya Savaşı'ndan sonra neorealizm, edebiyatla sınırlı
olmadığı gibi sinemayla da sınırlı kalmadı. Mimarlık da dahil olmak üzere diğer
sanatsal üretim alanlarına yayıldı.
Önsöz
Görüntünün gücü… Sinema dünya hakkındaki bilgimizi nasıl da şekillendiriyor…
İkinci Dünya Savaşı ve toparlanma süreci, yaygın, düzensiz ve düşündürücü bir
dönem olarak, İtalya'nın deneyimini oluşturan
belirli olayların birleşimiydi.
Konut ve film, bu dönemde
"gerçekliği" bir direniş alanı olarak benimsemelerinde buluştular.
Kitap, İtalya'nın savaş sonrası mimari kültürü üzerine yeni
bir bakış açısı sunarak, özellikle de INA-Casa programı gibi kolektif konut
üretimini, imgenin bir yansıması ve tüketim aracı olarak ele alan kültürel
eserlerin bir üretimi olarak konumlandırıyor.
Yazar, savaş sonrası hesaplaşmanın bir parçası olan bireysel
ve toplumsal iradenin kaybına karşı bir duruş sergilendiğini belirtiyor.
Mimarların ve film yapımcılarının, ortak koşullar altında, "söylenmesi
gerekenler ile söylenmesi ve yapılması önemli görünenler arasında bir
kavşakta" yer aldığı ifade ediliyor. Kitap, INA-Casa programının
mekanizmasını inceleyerek, konut politikası ve stratejisi mimarları arasında
"gerçek" ilkesinin etkin olduğunu tespit ediyor.
Mimarlar ve sinemacılar, Escudero'nun neo-realist çevre
olarak adlandırdığı yeni gerçekliği yakalamakla ilgili ortak bir sorun buldular.
Bu dönemde, paylaşılan bir "ruh hali" ve dolayısıyla hem estetik hem
de ideolojik bir ortak zemin vardı. Kolektif konut üretiminde, yazarlığın
bireyselliği yerine kolektifliğe dönüşmesi önemliydi.
Kitabın amacı, neorealist mimari kavramını ele alarak,
kolektif konut projelerini, özellikle de INA-Casa'yı merkezine yerleştirmektir.
Ortaya çıkan iç içe geçmişlik imgesi, fotoğraf, bina, birey, toplum ve
hareketli görüntü gibi unsurları bir araya getiren bir "imgesellik"
duygusudur
Giriş
Luigi Zampa'nın Saygıdeğer Angelina (1947) adlı filmi
Bu film, II. Dünya Savaşı'nın hemen ardından gelen
İtalya'nın "yoksulluk, umutsuzluk ve belirsizliğini yansıtıyor".
Bu kitap, savaş sonrası İtalya'da sinematografi, imge,
temsil, kentsel mekân ve mimari arasındaki etkileşime odaklanıyor.
Kitap üç ana bölümden oluşuyor:
Bölüm I, neorealizmin bir çevre olarak anlaşılmasını ve
mimarlık alanına yayılmasını inceliyor; neorealizmle ilişkilendirilen yedi
mahalleden bir seçki sunuluyor.
Bölüm II, INA-Casa programını bir araç olarak kullanarak,
mimarlığın neorealist ortamı nasıl ortaya çıkardığını ve kendiliğindenlik,
mesken (yaşamak) ve anonimlik olmak üzere üç koşulu inceliyor.
Bölüm III, projelerin mimari imgelerini görsel bir arşiv
olarak kullanarak, neorealist atmosferin paylaşılan bir estetik çerçevesini
ortaya koyan temsilin rolünü açıklıyor.
Bölüm I: Bir Kavrama Doğru: Neorealist Mimarlık
Savaş sonrası İtalya'da sinema, Yeni-Gerçekçilik akımını
ortaya çıkardı ve uluslararası beğeni topladı.
Luchino Visconti'nin Takıntı (1943) ve Roberto
Rossellini'nin Roma, açık şehir (1945) ilk neorealist eserler olarak kabul
edilir.
Italo Calvino, akımı "bir okuldan ziyade sesler
topluluğu" olarak tanımlamıştır.
Mimarlıkta ise, Manfredo Tafuri bunun "tuğlalara,
bloklara ve sıvaya yansıyan bir ruh hali" olduğunu belirtmiştir.
Neorealist filmler, amatör oyuncular, kurgusal olmayan
senaryolar ve günlük hayata özgü sahneler gibi ortak özellikler gösterir. Bu
filmler, "yaşamı en görünür, gündelik ve dışsal anlarıyla
belgelemeyi" başarmıştır.
Savaş sonrası İtalya, ulusal kimlik arayışı ve konut
sıkıntısı gibi sorunlarla boğuşuyordu. Beş milyondan fazla yeni konut birimine
ihtiyaç vardı.
Bruno Zevi'nin APAO'su (Associazione per l'Architettura
Organica) ve Milano'daki MSA (Movimento di Studi per l'Architettura) gibi
dernekler, anıtsallığı reddederek gündelik hayata odaklandı.
Neorealizm, mimaride faşist yılların
anıtsal ve akademik yaklaşımına karşı çıkan, doğrudan halkın maddi ve
psikolojik ihtiyaçları üzerine modellenmiş, günlük yaşamın mimarisine açık,
soyut karşıtı bir tutumu ifade eder.
Neorealist mimarinin özü, toplu konut projelerinde
aranmalıdır.
Roma'daki Tiburtino Bölgesi: (1950–1956, INA-Casa, Quaroni
ve Ridolfi liderliğinde). Proje, "planda kasıtlı bir düzensizlik" ve
geleneksel desenlerle tamamlanmış bir mimari tipoloji sunar.
La Martella Köyü, Matera: (1951–1954, UNRRA-CASAS, Quaroni
liderliğinde). Proje, Matera'nın mağara sakinlerini yeniden yerleştirmek
amacıyla, antropolojik ve sosyolojik ilgi alanlarına dayanan kapsayıcı bir
kırsal modernite anlayışını temsil ediyordu.
Cerignola, Foggia'daki mahalle: (1950–1951, INA-Casa,
Ridolfi ve Frankl). Kırsal alanlara daha uygun bir yoğunlukta, İtalyan
geleneğine ve zanaatkâr figürüne sürekli göndermeler içeren bir proje sundu.
Siyasi Kutlama, Resmi Başarısızlık
Neorealizmin sonu, başlangıcı kadar belirsizdi; mimarlıkta
en yoğun dönemi kısa sürdü. 1955 kışında, Guido Canella ve Aldo Rossi'nin
yayınlanmamış denemesi "Architettura e realismo", Algı filmi ve
Metellus romanıyla tetiklenen, neorealizmden realizme doğru bir evrim çağrısı
yapıyordu.
Bölüm II: Mimarlıkta Bir Neorealist Yapımı
INA-Casa programı, Şubat 1949'da onaylandı ve işsizlik ile
konut sıkıntısını çözmeyi amaçladı. Program, 1949–1956 ve 1956–1963 olmak üzere
iki yedi yıllık süre boyunca uygulandı. Programın mimari yönergeleri ve tasarım
kriterleri, Adalberto Libera'nın yönetimindeki teknik ofis tarafından
yayınlanan ilk iki kılavuzla (1949 ve 1950) belirlendi. Libera'nın konut
üzerine yaptığı savaş sırasındaki kapsamlı çalışmalar, programın mimarisinin
ilkelerini ve hedeflerini tanımlamada belirleyici bir rol oynadı.
Estetik değer, mekan ve zaman ekonomisi ile aile refahı,
talep edilen "mükemmellik" için dört eşit önemdeki kriterdi.
Canella ve Rossi, neorealizmi ifade etmek için
"kendiliğinden ampirik mimarlık" terimini kullandılar. Quaroni,
spontanlığı, mimari eserin ortaya çıktığı ortamın (fiziksel, tarihsel,
geleneksel veya ekonomik) koşullarıyla ilişkilendirmişti.
Bölüm III: Mimarlıkta Yeni gerçekçi Görüntüler
Mimari çizimler, çizerin niyetlerini ve düşüncelerini
aktarmada önemlidir. Adalberto Libera'nın INA-Casa için yaptığı çizimler,
şapkalı adamlar, bisikletler ve evin etrafındaki günlük aktiviteler gibi
figürlerle, projelere vermek istediği karakteri yansıttı.
Ludovico Quaroni'nin La Martella çizimlerinde, kilisenin
önünde sohbet eden çiftçiler ve profesyoneller gibi 70'ten fazla figür tasvir
edilmiştir; bu figürler, yalnızca insan ölçeği değil, aynı zamanda mekâna
belirli nitelikler yüklemek amacıyla kullanılmıştır.
Gilles Deleuze'ün analizi, neorealizmi, "duyusal-motor
uzantılarından kopması" ve "tamamen optik alanlar" yaratmasıyla
tanımlar; bu da görsel belgelerin, eylemin durumun üzerinde yüzdüğü
"gevşek anlar" olarak okunmasını sağlar.
Sonsöz: İnsan Hayatının Sahnesi
Neorealizm, mimarlıkta, hem ortak bir çevre olarak nüfuz
eden sanatsal bir ifade olarak hem de temsilleriyle bağlantılı bir olgu olarak
iki şekilde tezahür etti.
Temsil, neorealizm ve mimari terimlerini birbirine bağlamak
için kilit öneme sahipti. Bu projelerin temsili, neorealist mimarlık kavramının
oluşumuna katkıda bulundu. INA-Casa programı, kılavuzlar aracılığıyla,
mimarinin insani içeriğine titizlikle dikkat eden ve kentsel çevreyi
şekillendiren bir "evler" mimarisini destekledi.
…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder