29 Eylül 2025 Pazartesi

Neorealistik Mimarlık - Notlar

David Escudero -


Savaş Sonrası İtalya'da Konut Estetiği

Routledge, New York, 2023

Neorealist Architecture_ Aesthetics of Dwelling in Postwar Italy

 

II. Dünya Savaşı'ndan sonra neorealizm, edebiyatla sınırlı olmadığı gibi sinemayla da sınırlı kalmadı. Mimarlık da dahil olmak üzere diğer sanatsal üretim alanlarına yayıldı.

 

Önsöz

Görüntünün gücü… Sinema dünya hakkındaki bilgimizi nasıl da şekillendiriyor… İkinci Dünya Savaşı ve toparlanma süreci, yaygın, düzensiz ve düşündürücü bir dönem olarak, İtalya'nın deneyimini oluşturan belirli olayların birleşimiydi.

Konut ve film, bu dönemde "gerçekliği" bir direniş alanı olarak benimsemelerinde buluştular.

Kitap, İtalya'nın savaş sonrası mimari kültürü üzerine yeni bir bakış açısı sunarak, özellikle de INA-Casa programı gibi kolektif konut üretimini, imgenin bir yansıması ve tüketim aracı olarak ele alan kültürel eserlerin bir üretimi olarak konumlandırıyor.

Yazar, savaş sonrası hesaplaşmanın bir parçası olan bireysel ve toplumsal iradenin kaybına karşı bir duruş sergilendiğini belirtiyor. Mimarların ve film yapımcılarının, ortak koşullar altında, "söylenmesi gerekenler ile söylenmesi ve yapılması önemli görünenler arasında bir kavşakta" yer aldığı ifade ediliyor. Kitap, INA-Casa programının mekanizmasını inceleyerek, konut politikası ve stratejisi mimarları arasında "gerçek" ilkesinin etkin olduğunu tespit ediyor.

 

Mimarlar ve sinemacılar, Escudero'nun neo-realist çevre olarak adlandırdığı yeni gerçekliği yakalamakla ilgili ortak bir sorun buldular. Bu dönemde, paylaşılan bir "ruh hali" ve dolayısıyla hem estetik hem de ideolojik bir ortak zemin vardı. Kolektif konut üretiminde, yazarlığın bireyselliği yerine kolektifliğe dönüşmesi önemliydi.

Kitabın amacı, neorealist mimari kavramını ele alarak, kolektif konut projelerini, özellikle de INA-Casa'yı merkezine yerleştirmektir. Ortaya çıkan iç içe geçmişlik imgesi, fotoğraf, bina, birey, toplum ve hareketli görüntü gibi unsurları bir araya getiren bir "imgesellik" duygusudur

 

Giriş

Luigi Zampa'nın Saygıdeğer Angelina (1947) adlı filmi

Bu film, II. Dünya Savaşı'nın hemen ardından gelen İtalya'nın "yoksulluk, umutsuzluk ve belirsizliğini yansıtıyor".

 

Bu kitap, savaş sonrası İtalya'da sinematografi, imge, temsil, kentsel mekân ve mimari arasındaki etkileşime odaklanıyor.

 

Kitap üç ana bölümden oluşuyor:

Bölüm I, neorealizmin bir çevre olarak anlaşılmasını ve mimarlık alanına yayılmasını inceliyor; neorealizmle ilişkilendirilen yedi mahalleden bir seçki sunuluyor.

Bölüm II, INA-Casa programını bir araç olarak kullanarak, mimarlığın neorealist ortamı nasıl ortaya çıkardığını ve kendiliğindenlik, mesken (yaşamak) ve anonimlik olmak üzere üç koşulu inceliyor.

Bölüm III, projelerin mimari imgelerini görsel bir arşiv olarak kullanarak, neorealist atmosferin paylaşılan bir estetik çerçevesini ortaya koyan temsilin rolünü açıklıyor.

 

Bölüm I: Bir Kavrama Doğru: Neorealist Mimarlık

Savaş sonrası İtalya'da sinema, Yeni-Gerçekçilik akımını ortaya çıkardı ve uluslararası beğeni topladı.

Luchino Visconti'nin Takıntı (1943) ve Roberto Rossellini'nin Roma, açık şehir (1945) ilk neorealist eserler olarak kabul edilir.

Italo Calvino, akımı "bir okuldan ziyade sesler topluluğu" olarak tanımlamıştır.

Mimarlıkta ise, Manfredo Tafuri bunun "tuğlalara, bloklara ve sıvaya yansıyan bir ruh hali" olduğunu belirtmiştir.

 

Neorealist filmler, amatör oyuncular, kurgusal olmayan senaryolar ve günlük hayata özgü sahneler gibi ortak özellikler gösterir. Bu filmler, "yaşamı en görünür, gündelik ve dışsal anlarıyla belgelemeyi" başarmıştır.

 

Savaş sonrası İtalya, ulusal kimlik arayışı ve konut sıkıntısı gibi sorunlarla boğuşuyordu. Beş milyondan fazla yeni konut birimine ihtiyaç vardı.

Bruno Zevi'nin APAO'su (Associazione per l'Architettura Organica) ve Milano'daki MSA (Movimento di Studi per l'Architettura) gibi dernekler, anıtsallığı reddederek gündelik hayata odaklandı.

 

Neorealizm, mimaride faşist yılların anıtsal ve akademik yaklaşımına karşı çıkan, doğrudan halkın maddi ve psikolojik ihtiyaçları üzerine modellenmiş, günlük yaşamın mimarisine açık, soyut karşıtı bir tutumu ifade eder.

 

Neorealist mimarinin özü, toplu konut projelerinde aranmalıdır.

Roma'daki Tiburtino Bölgesi: (1950–1956, INA-Casa, Quaroni ve Ridolfi liderliğinde). Proje, "planda kasıtlı bir düzensizlik" ve geleneksel desenlerle tamamlanmış bir mimari tipoloji sunar.

La Martella Köyü, Matera: (1951–1954, UNRRA-CASAS, Quaroni liderliğinde). Proje, Matera'nın mağara sakinlerini yeniden yerleştirmek amacıyla, antropolojik ve sosyolojik ilgi alanlarına dayanan kapsayıcı bir kırsal modernite anlayışını temsil ediyordu.

Cerignola, Foggia'daki mahalle: (1950–1951, INA-Casa, Ridolfi ve Frankl). Kırsal alanlara daha uygun bir yoğunlukta, İtalyan geleneğine ve zanaatkâr figürüne sürekli göndermeler içeren bir proje sundu.

 

Siyasi Kutlama, Resmi Başarısızlık

Neorealizmin sonu, başlangıcı kadar belirsizdi; mimarlıkta en yoğun dönemi kısa sürdü. 1955 kışında, Guido Canella ve Aldo Rossi'nin yayınlanmamış denemesi "Architettura e realismo", Algı filmi ve Metellus romanıyla tetiklenen, neorealizmden realizme doğru bir evrim çağrısı yapıyordu.

 

Bölüm II: Mimarlıkta Bir Neorealist Yapımı

INA-Casa programı, Şubat 1949'da onaylandı ve işsizlik ile konut sıkıntısını çözmeyi amaçladı. Program, 1949–1956 ve 1956–1963 olmak üzere iki yedi yıllık süre boyunca uygulandı. Programın mimari yönergeleri ve tasarım kriterleri, Adalberto Libera'nın yönetimindeki teknik ofis tarafından yayınlanan ilk iki kılavuzla (1949 ve 1950) belirlendi. Libera'nın konut üzerine yaptığı savaş sırasındaki kapsamlı çalışmalar, programın mimarisinin ilkelerini ve hedeflerini tanımlamada belirleyici bir rol oynadı.

Estetik değer, mekan ve zaman ekonomisi ile aile refahı, talep edilen "mükemmellik" için dört eşit önemdeki kriterdi.

 

Canella ve Rossi, neorealizmi ifade etmek için "kendiliğinden ampirik mimarlık" terimini kullandılar. Quaroni, spontanlığı, mimari eserin ortaya çıktığı ortamın (fiziksel, tarihsel, geleneksel veya ekonomik) koşullarıyla ilişkilendirmişti.

 

Bölüm III: Mimarlıkta Yeni gerçekçi Görüntüler

Mimari çizimler, çizerin niyetlerini ve düşüncelerini aktarmada önemlidir. Adalberto Libera'nın INA-Casa için yaptığı çizimler, şapkalı adamlar, bisikletler ve evin etrafındaki günlük aktiviteler gibi figürlerle, projelere vermek istediği karakteri yansıttı.

Ludovico Quaroni'nin La Martella çizimlerinde, kilisenin önünde sohbet eden çiftçiler ve profesyoneller gibi 70'ten fazla figür tasvir edilmiştir; bu figürler, yalnızca insan ölçeği değil, aynı zamanda mekâna belirli nitelikler yüklemek amacıyla kullanılmıştır.

 

Gilles Deleuze'ün analizi, neorealizmi, "duyusal-motor uzantılarından kopması" ve "tamamen optik alanlar" yaratmasıyla tanımlar; bu da görsel belgelerin, eylemin durumun üzerinde yüzdüğü "gevşek anlar" olarak okunmasını sağlar.

 

Sonsöz: İnsan Hayatının Sahnesi

Neorealizm, mimarlıkta, hem ortak bir çevre olarak nüfuz eden sanatsal bir ifade olarak hem de temsilleriyle bağlantılı bir olgu olarak iki şekilde tezahür etti.

 

Temsil, neorealizm ve mimari terimlerini birbirine bağlamak için kilit öneme sahipti. Bu projelerin temsili, neorealist mimarlık kavramının oluşumuna katkıda bulundu. INA-Casa programı, kılavuzlar aracılığıyla, mimarinin insani içeriğine titizlikle dikkat eden ve kentsel çevreyi şekillendiren bir "evler" mimarisini destekledi.

… 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder