Albertus
Magnus
(1193-1280)
Dominiken tarikatına girerek Paris
Üniversitesi’nde bir kürsüde çalışmaya başladı. Buradaki
en önemli öğrencisi, kendisinin “sağır öküz”
lakabını verdiği Thomas Aquinas olacaktır.
Albertus
Magnus’un Bilgi Anlayışı
Albertus Magnus Platon ile Aristoteles arasında
bir uzlaşma aramıştır. Hem Platon’un hem de Aristoteles’in bilgi anlayışlarındaki
en temel kavram ruh kavramıdır. Albertus Magnus, insanın ruh ve bedenden
meydana geldiğini söylemektedir. Ruh, tözü gereği yalın bir formdur. Ruh yalın anlamda akıldan ibarettir.
Ruhta etkin ve edilgin olmak üzere iki yön
bulunur ve bu da etkin ve edilgin akılla ilgili bir ayrımdır. Etkin akıl insanlarda
ortak değildir, Tanrı’nın aklından türemiştir. Edilgin akıl ise ruhun madde ile
ilişkisiyle ilgilidir.
Albertus Magnus’a göre, fizik ve matematik
nesnelerin bilinmesi, aklın duyular ile imgeleme dönmesi sonucunda ve bir tür
soyutlama ile mümkündür. Bununla birlikte metafizik veya ilahi nesnelerin,
bilgisi duyular üzerinden ve soyutlama gerçekleştirilerek elde edilemez.
Soyutlama aracılığıyla elde edilen bilgi, Tanrı’nın aydınlatıcı yardımı olmaksızın
gerçekleştirilemez.
Albertus
Magnus’ta Felsefe-İlahiyat Ayrımı
Albertus Magnus felsefe ile ilahiyatı
birbirlerinden kesin biçimde ayırır. Metafizik
ilk Varlık olarak Tanrı ile ilgiliyken, ilahiyat, iman yoluyla bilinen Tanrı
hakkındadır.
---
Ortaçağ Felsefesi
Editör: Prof. Dr. Ayhan Bıçak & Yrd.
Doç. Dr. Serdar Uslu
Anadolu Üniversitesi Yayını, Yayın No: 2296
Ağustos 2011
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder