İ.
Emre Işık, Yıldırım Şentürk - Özneler, Durumlar,
Mekânlar
Toplum ve Mekân, Mekânları Kurgulamak
2009, Bağlam Yayınları
Önsöz
"toplumbilimlerinde mekânsal açılımlar"
zamanın mekana karşı üstünlüğü
…küreselleşmenin peşinen kabul ettiğimiz farklı boyutlardaki
özellikleri dönüştürmesi ve algımızı tahribata uğratırken mekan algımızı da
dönüştürmüştür.
Bu bağlamda mutlak bir mekanın varlığını peşinen kabul etmek
yerine mekanın toplumsal olarak üretildiğinden hareket etmek gerekmektedir.
Birinci çalışma, mekan ve toplum ilişkisi üzerine düşünmeye
davet eder
sonraki çalışma, küreleşme sürecine eleştirel bir bakış
getirmek için mekansal analizleri kullanabileceğimizi vurgulamakta
Mekanların zihnimizde kuruluşu ya da düşünülüşü 'gerçek' ya
da 'hayali' kurgulanışının karmaşıklığının en açık örneklerini sanatta görürüz.
Sanatçıların kurguladıkları yerler bir yanda yeni ufuklara bizi taşırken diğer
yanda mekanları algılamamıza yeni boyutlar katarlar.
Göç ve hareket, mekan üzerinde gerçekleşen ve aslında
toplumsal mekanın oluşmasının temel değişkeni
Mekan ve Toplum
I. Emre Işık
George Simmel / kenti, mimariyi, mekanı, estetiği
sosyolojinin ilgi alanı olarak düşünmüş ve / 'mekan' kavramını toplumbilimsel
çözümlemenin içine dahil etmeye çalışmıştır.
19. yüzyıl coğrafyacılarında mekânı; araştırılan,
haritalanan ve tasnif edilen statik bir olgu olarak görme eğilimi 1970'lere
değin devam eden bir tavır
'kapı' insanların
mekânıyla onun dışında kalan her şey arasındaki bağlantıyı biçimlendiren olarak
önem kazanmaktadır.
Harvey'e göre mekân kavramı zamana göre daha karmaşıktır.
Foucault / mekânlarda (ve mekânsal kavramlarda) sürekli
baskı ve kontrolün kuvvetlerinin izleri görülür.
Certeau'ya göre 'yer'
(mahal, mevki) (place) düzendir ve bir sabitlik belirtisi gösterir. Öte yandan
'mekân' birbirleriyle kesişen hareketli öğelerden oluşur.
…boş bir hane onu kullanmaya başlayan aile tarafından
'mekân' haline getirilir.
Küreselleşmeye İstanbul’dan Bakmak: Küresel Reçetelerin Gölgesinde “Küçük
Manhattan’ın” Yükselişi
Yıldırım Şentürk
Yazı üç bölümden oluşuyor. Birinci bölümde küreselleş-me
veya neoliberalizm üzerine yapılan çalışmaların/yaklaşımların bazı ortak
hatalarını / belirtmeye çalıştıktan sonra, alternatif bir yaklaşımın
çerçevesini çizmeye çalışacağım. İkinci bölüm, bu yaklaşıma örnek teşkil etmek
için Türkiye'deki finansal liberalleşme sürecini alt-bölümlere ayırarak şematik
bir tarzda özetlemektedir. Sonuç kısmı olan Üçüncü bölümde ise "küreselleşmeye"
karşı olan alternatif hareketlerde veya kalkınma programlarında nelere dikkat
edilmesi gerektiği tartışılıyor.
Türkiye'de küresel reçeteler ekseninde süregelen toplumsal
dönüşümler ilk kez 1980'1erde uluslararası finans kurumları ve askeri hükümet
tarafından desteklenen yeniden yapılanma programları ile başladı. Küresel
reçetelerin bu ilk uygulamaları, temel olarak daha önce uygulanmakta olan ithal
ikameci kalkınma modelinin yerine, başta ihracat olmak üzere dış ticarettin
artırılmasını hedeflemekteydi.
…
Mekân-Zaman-Anlam: Sait Faik Öyküsünde Ada
Sibel Yardımcı - Tuğba Doğan
Edebiyatta sıkça başvurulan çok anlamlı, çok katmanlı
"ada" imgesi Sait Faik'in öykülerinde de belirleyici bir iz bırakır.
Edebiyatta zaman-mekan denildiği vakit, kuşkusuz akla önce
Bakhtin'in "kronotop" kavramı gelir. Bakhtin'e göre kronotop
edebiyatın biçimsel anlamda kurucu kategorisidir
Yunanca kronos (zaman) ve topos (mekan) kelimelerinin
birleşmesinden. oluşan bu terim, bir anın bir mekanda billurlaşmasını anlatır.
1938'de ailesinin, Burgaz adasında satın aldığı köşk,
yazarın ilkin sadece yazları gittiği bir evken daha sonraları devamlı yaşadığı
yer halini alacaktır.
Foucault'ya göre mekan boş bir boyut değildir; bu nedenle
de, toplumu ve öznelliği de kuran (iktidar) ilişkiler(i) bütünü içinde
anlaşılması gerekir. Mekanı kuran, mevkileri şekillendiren bu ilişkilerdir. Her
bir mevki ilişkisel olarak belirlenir; bir ötekine indirgenemez veya başka
mevkilerle üst üste konamaz
Sait Faik'in, gerçek adaları çağrıştıran fakat elbette
onlardan farklı adaları da bizce bir heterotopya olarak değerlendirilebilir.
…
Ankara’yı Yeniden Algılamak: Yakup Kadri Karaosmanoğlu ve Ankara Hakkında
Hülya Bulut
Selma Hanım Ankara'ya 1921 yılında yani Milli Mücadele
döneminde gelir
Ankara evleri, ortak bir giriş kapısının açıldığı bir
avlunun etrafına sıralanmış bağımsız bölümlerden oluşur. Her bir avlulu evde,
genellikle birden fazla aile barındırır. Yapılar bir veya iki katlıdır
İlk günler evi temizlemekle oyalanan Selma Hanım ilerleyen
günlerde, evde oturmaktan ve yokluklardan çok sıkılmaya başlar.
Ankara'nın da işgal tehlikesiyle karşı karşıya kalması
karı-koca arasında gerginliğe sebep olur.
Selma Hanım'ı romanın İkinci Bölüm'ünde aradan üç yıl geçmiş
takvimler 1924'ü göstermiş ve Binbaşı Hakkı Bey'in eşi olarak görürüz.
Selma Hanım artık Yenişehir'de yaşamaya başlamıştır.
Bu hayattan, balolardan ve soğuk ve yapay gördüğü
Yenişehir'den artık iyice sıkılan Selma Hanım beş yıl sonra bir gün eski
mahallesine gidip kendisine yepyeni bir hayat kurmak ister.
Romanın Üçüncü Bölüm'ünde ise Selma Hanım'ın Neşet Sabit'le
yani üçüncü eşiyle birlikteliğine şahit oluruz.
Ankara'nın ritmi bu romanda üç bölüm halinde tasarlanmıştır:
Birinci Bölüm "eski şehir" üzerine odaklanır. İkinci Bölüm'de
"yeni ve modern şehir" anlatılır. Üçüncü Bölüm'deyse, Yakup Kadri'nin
ütopik Ankara ve Türkiye düşüncelerine ve Cumhuriyet kutlamalarına şahit oluruz.
…
Hafıza Yeri - Kimlik Yeri
Volkan Yücel
Makale; bellek, kimlik, hafıza-yer kavramlarından
hare-ketle; tarih ve hafıza-yer gibi anlatı geçişleri ve hafıza- yerlerin
(mekanlarının), performatizmle nasıl birer kimlik yataklığına dönüştüğünü takip
edecektir.
…
Bilimkurgu Edebiyatında Mekân
Doğan Yaşat
Mülksüzler romanı bir ütopya modeli olarak, Triton romanı
ise bir heterotopya modeli olarak varsayılacaktır.
Mülksüzler, dış dünya açısından doğrudan gönderimi olmayan,
düşsel bir zaman ve mekânda geçer. Farklı siyasi ve toplumsal sistemlerin temsili
olan ikiz gezegenler Anarres ve Urras, romanın olay örgüsünün oturtulduğu
mekânlardır.
Anarres ve Urras adeta ideal ile ideal olmayanın
karşılaştırılmasının bir mekanı olarak uygun bir zemin haline getirilmiştir.
Anarres, mülkiyetçiliğin olmadığı 'anarşist' bir yönetim
biçimine sahipken, Urras ise mülkiyetçiliğin temel alındığı toplumsal ve siyasi
bir sisteme sahiptir.
Romanın başkişisi Shevek, yüz yetmiş yıl önce yapılan göçten
beri Urras'a giden ilk Anarreslidir.
Triton, Le Guin'in romanına bir cevap olarak düşünülebilir.
Heterotopya kavramı ütopik mekanın karşısına, 'öteki
mekanları' ya da 'alternatif mekanları' imlemek üzere Michel Foucault
tarafından ortaya atılmıştır.
Heterotopya, adeta mekan içinde bir mekan gibidir.
Triton, 2112 yılının Bahar aylarında Neptün gezegeninin
Triton uydusunda başlar.
Triton gezegenindeki yaşam, cinsiyetlere / hatta cinsel
tercihlere göre oluşan birçok küçük komün tarafından oluşturuluyor.
Romanın başkişisi Bron; Mars'ta doğmuş, Triton'a göç etmiş
bir meta-mantıkçıdır.
…
Üretilen İslami Mekânlar ve Alternatif Tatil Mekânları
Özlem Avcı
Lefebvre'e göre mekan, toplumun hem ürünüdür hem de onu
sürekli dönüştüren bir mekanizmadır.
Lefebvre'e göre, doğal ya da fiziksel/algılanan mekan ile
toplumsal mekan arasındaki en önemli fark, doğal mekanın basitçe yan yana
koyan, dağınık özelliğine karşılık, toplumsal mekanın esas olarak birleştiren,
belli bir noktada bir araya getiren ve böylece merkez-çevre ayrımına neden olan
bir özelliğe sahip olmasıdır.
İslami yaşam biçimlerinin mekânlara taşınması ve yeni
mekanların oluşturulması ve dönüştürülmesi…
…
Cemevleri: İbadetin Gizliliğinin Mekana Yansımaları
Gizem- Gül Taşcı
…
Galata Köprüsü: Metropolün Dışına Açılan Bir Kapı
Tülay Tekin Yılmaz
Galata Köprüsü farklı kullanımlara açık olması nedeniyle,
değişik okumalara konu olabilecek çeşitliliği de içinde barındırmaktadır. Bu
çalışmada ise; köprüye ve kentli insanın bu mekânla kurduğu ilişkiye, balık
tutmak amacıyla burada bulunan oltacılar aracılığıyla bir bakış atılacaktır.
Simmel'e göre bıkkınlık metropolde yaşayan insanların
kaçınılmaz biçimde hissettiği bir ruh halidir.
…olta atanlarla yapılan görüşmeler özellikle yoğun çalışan
insanların böylesi bir uğraşı tercih ettiklerini, bu eylem ve bu mekanın
insanları garip bir şekilde rahatlatıp dinlendirdiğini ve huzur verdiğini
ortaya koymaktadır.
Sürekli olarak bir kâr arayışı içinde olan kapitalizm, bu
kâr arayışını zaman, mekân ve para kullanımı üzerinde tahakküm edici gücü ile
elde eder. Bu anlamda modern kapitalist kent yaşamında zamanın, mekânın ve
paranın kullanımı tanımlanmış ve örgütlenmiştir.
…
Mabet Yeri Ya Da Panayır Alanı Olarak Müzeler
Elif Çiğdem Artan
…tarihi binaların müze mekanına dönüştürülmesi…
…
Yerinden Edilmek: Son Dönem Türkiyesi’nde Göçe Bir Bakış
Emre Işık, Ayhan Kaya
Koruculuğun daha önce köyde yaşayan ve topraksız aileler¬den
seçildiği konusunda pek çok tanıklık dinledik tüm alan ça¬lışması boyunca. Göç
mağdurları tarafından kısaca "Ayak, baş oldu!" şeklinde nitelenen
korucuların geçmişte daha alt toplum¬sal tabakalarda yer aldıkları, ancak
korucu olduktan sonra sos¬yal anlamda mobilize oldukları anlaşılmaktadır.
Devlet ile orga¬nik bir ilişkide olmak, korucular için iktidar olma aracıdır.
…göçmenlerin maddi güçlerine paralel olarak gidecekleri son
noktayı tespit ettikleri saptanmıştır. Zorunlu göç mağdurları, gerek sahip
oldukları ekonomik sermayeyi gerekse sosyal ser¬mayeyi kullanmak suretiyle
gidecekleri yeni coğrafyayı belirler¬ler.
…
Ulusaşırı Mekânda İnsan Hareketliliği: Vize ve Küresel Eşitsizlik
Erhan Doğan
…yasal göç kanalları giderek daraltılıyor. Bu durum göç etme
konusunda kararlı olan insanları yasal olmayan yöntemlerle göçe yönlendiriyor.
Bunun da en kolay yolu o ülkelere yasal bir gerekçe ile gidip daha sonra orada
kayıplara karışmak ve görünmez olmak.
…
Ulusaşırılaşma ve Mutfak
Ebru B. Yetişkin
…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder