20 Temmuz 2025 Pazar

İ. Emre Işık, Yıldırım Şentürk - Özneler, Durumlar, Mekânlar - Notlar

İ. Emre Işık, Yıldırım Şentürk - Özneler, Durumlar, Mekânlar

Toplum ve Mekân, Mekânları Kurgulamak

2009, Bağlam Yayınları


 

Önsöz

"toplumbilimlerinde mekânsal açılımlar"

zamanın mekana karşı üstünlüğü

 

…küreselleşmenin peşinen kabul ettiğimiz farklı boyutlardaki özellikleri dönüştürmesi ve algımızı tahribata uğratırken mekan algımızı da dönüştürmüştür.

 

Bu bağlamda mutlak bir mekanın varlığını peşinen kabul etmek yerine mekanın toplumsal olarak üretildiğinden hareket etmek gerekmektedir.

 

Birinci çalışma, mekan ve toplum ilişkisi üzerine düşünmeye davet eder

sonraki çalışma, küreleşme sürecine eleştirel bir bakış getirmek için mekansal analizleri kullanabileceğimizi vurgulamakta

 

Mekanların zihnimizde kuruluşu ya da düşünülüşü 'gerçek' ya da 'hayali' kurgulanışının karmaşıklığının en açık örneklerini sanatta görürüz. Sanatçıların kurguladıkları yerler bir yanda yeni ufuklara bizi taşırken diğer yanda mekanları algılamamıza yeni boyutlar katarlar.

 

Göç ve hareket, mekan üzerinde gerçekleşen ve aslında toplumsal mekanın oluşmasının temel değişkeni

 

Mekan ve Toplum

I. Emre Işık

George Simmel / kenti, mimariyi, mekanı, estetiği sosyolojinin ilgi alanı olarak düşünmüş ve / 'mekan' kavramını toplumbilimsel çözümlemenin içine dahil etmeye çalışmıştır.

 

19. yüzyıl coğrafyacılarında mekânı; araştırılan, haritalanan ve tasnif edilen statik bir olgu olarak görme eğilimi 1970'lere değin devam eden bir tavır

 

'kapı' insanların mekânıyla onun dışında kalan her şey arasındaki bağlantıyı biçimlendiren olarak önem kazanmaktadır.

 

Harvey'e göre mekân kavramı zamana göre daha karmaşıktır.

 

Foucault / mekânlarda (ve mekânsal kavramlarda) sürekli baskı ve kontrolün kuvvetlerinin izleri görülür.

 

Certeau'ya göre 'yer' (mahal, mevki) (place) düzendir ve bir sabitlik belirtisi gösterir. Öte yandan 'mekân' birbirleriyle kesişen hareketli öğelerden oluşur.

…boş bir hane onu kullanmaya başlayan aile tarafından 'mekân' haline getirilir.

 

Küreselleşmeye İstanbul’dan Bakmak: Küresel Reçetelerin Gölgesinde “Küçük Manhattan’ın” Yükselişi

Yıldırım Şentürk

 

Yazı üç bölümden oluşuyor. Birinci bölümde küreselleş-me veya neoliberalizm üzerine yapılan çalışmaların/yaklaşımların bazı ortak hatalarını / belirtmeye çalıştıktan sonra, alternatif bir yaklaşımın çerçevesini çizmeye çalışacağım. İkinci bölüm, bu yaklaşıma örnek teşkil etmek için Türkiye'deki finansal liberalleşme sürecini alt-bölümlere ayırarak şematik bir tarzda özetlemektedir. Sonuç kısmı olan Üçüncü bölümde ise "küreselleşmeye" karşı olan alternatif hareketlerde veya kalkınma programlarında nelere dikkat edilmesi gerektiği tartışılıyor.

 

Türkiye'de küresel reçeteler ekseninde süregelen toplumsal dönüşümler ilk kez 1980'1erde uluslararası finans kurumları ve askeri hükümet tarafından desteklenen yeniden yapılanma programları ile başladı. Küresel reçetelerin bu ilk uygulamaları, temel olarak daha önce uygulanmakta olan ithal ikameci kalkınma modelinin yerine, başta ihracat olmak üzere dış ticarettin artırılmasını hedeflemekteydi.

 

Mekân-Zaman-Anlam: Sait Faik Öyküsünde Ada

Sibel Yardımcı - Tuğba Doğan

 

Edebiyatta sıkça başvurulan çok anlamlı, çok katmanlı "ada" imgesi Sait Faik'in öykülerinde de belirleyici bir iz bırakır.

 

Edebiyatta zaman-mekan denildiği vakit, kuşkusuz akla önce Bakhtin'in "kronotop" kavramı gelir. Bakhtin'e göre kronotop edebiyatın biçimsel anlamda kurucu kategorisidir

Yunanca kronos (zaman) ve topos (mekan) kelimelerinin birleşmesinden. oluşan bu terim, bir anın bir mekanda billurlaşmasını anlatır.

 

1938'de ailesinin, Burgaz adasında satın aldığı köşk, yazarın ilkin sadece yazları gittiği bir evken daha sonraları devamlı yaşadığı yer halini alacaktır.

 

Foucault'ya göre mekan boş bir boyut değildir; bu nedenle de, toplumu ve öznelliği de kuran (iktidar) ilişkiler(i) bütünü içinde anlaşılması gerekir. Mekanı kuran, mevkileri şekillendiren bu ilişkilerdir. Her bir mevki ilişkisel olarak belirlenir; bir ötekine indirgenemez veya başka mevkilerle üst üste konamaz

 

Sait Faik'in, gerçek adaları çağrıştıran fakat elbette onlardan farklı adaları da bizce bir heterotopya olarak değerlendirilebilir.

 

Ankara’yı Yeniden Algılamak: Yakup Kadri Karaosmanoğlu ve Ankara Hakkında

Hülya Bulut

Selma Hanım Ankara'ya 1921 yılında yani Milli Mücadele döneminde gelir

Ankara evleri, ortak bir giriş kapısının açıldığı bir avlunun etrafına sıralanmış bağımsız bölümlerden oluşur. Her bir avlulu evde, genellikle birden fazla aile barındırır. Yapılar bir veya iki katlıdır

İlk günler evi temizlemekle oyalanan Selma Hanım ilerleyen günlerde, evde oturmaktan ve yokluklardan çok sıkılmaya başlar.

Ankara'nın da işgal tehlikesiyle karşı karşıya kalması karı-koca arasında gerginliğe sebep olur.

 

Selma Hanım'ı romanın İkinci Bölüm'ünde aradan üç yıl geçmiş takvimler 1924'ü göstermiş ve Binbaşı Hakkı Bey'in eşi olarak görürüz.

Selma Hanım artık Yenişehir'de yaşamaya başlamıştır.

 

Bu hayattan, balolardan ve soğuk ve yapay gördüğü Yenişehir'den artık iyice sıkılan Selma Hanım beş yıl sonra bir gün eski mahallesine gidip kendisine yepyeni bir hayat kurmak ister.

 

Romanın Üçüncü Bölüm'ünde ise Selma Hanım'ın Neşet Sabit'le yani üçüncü eşiyle birlikteliğine şahit oluruz.

 

Ankara'nın ritmi bu romanda üç bölüm halinde tasarlanmıştır: Birinci Bölüm "eski şehir" üzerine odaklanır. İkinci Bölüm'de "yeni ve modern şehir" anlatılır. Üçüncü Bölüm'deyse, Yakup Kadri'nin ütopik Ankara ve Türkiye düşüncelerine ve Cumhuriyet kutlamalarına şahit oluruz.

 

Hafıza Yeri - Kimlik Yeri

Volkan Yücel

 

Makale; bellek, kimlik, hafıza-yer kavramlarından hare-ketle; tarih ve hafıza-yer gibi anlatı geçişleri ve hafıza- yerlerin (mekanlarının), performatizmle nasıl birer kimlik yataklığına dönüştüğünü takip edecektir.

 

Bilimkurgu Edebiyatında Mekân

Doğan Yaşat

 

Mülksüzler romanı bir ütopya modeli olarak, Triton romanı ise bir heterotopya modeli olarak varsayılacaktır.

 

Mülksüzler, dış dünya açısından doğrudan gönderimi olmayan, düşsel bir zaman ve mekânda geçer. Farklı siyasi ve toplumsal sistemlerin temsili olan ikiz gezegenler Anarres ve Urras, romanın olay örgüsünün oturtulduğu mekânlardır.

Anarres ve Urras adeta ideal ile ideal olmayanın karşılaştırılmasının bir mekanı olarak uygun bir zemin haline getirilmiştir.

Anarres, mülkiyetçiliğin olmadığı 'anarşist' bir yönetim biçimine sahipken, Urras ise mülkiyetçiliğin temel alındığı toplumsal ve siyasi bir sisteme sahiptir.

Romanın başkişisi Shevek, yüz yetmiş yıl önce yapılan göçten beri Urras'a giden ilk Anarreslidir.

 

Triton, Le Guin'in romanına bir cevap olarak düşünülebilir.

Heterotopya kavramı ütopik mekanın karşısına, 'öteki mekanları' ya da 'alternatif mekanları' imlemek üzere Michel Foucault tarafından ortaya atılmıştır.

Heterotopya, adeta mekan içinde bir mekan gibidir.

 

Triton, 2112 yılının Bahar aylarında Neptün gezegeninin Triton uydusunda başlar.

Triton gezegenindeki yaşam, cinsiyetlere / hatta cinsel tercihlere göre oluşan birçok küçük komün tarafından oluşturuluyor.

Romanın başkişisi Bron; Mars'ta doğmuş, Triton'a göç etmiş bir meta-mantıkçıdır.

 

Üretilen İslami Mekânlar ve Alternatif Tatil Mekânları

Özlem Avcı

 

Lefebvre'e göre mekan, toplumun hem ürünüdür hem de onu sürekli dönüştüren bir mekanizmadır.

 

Lefebvre'e göre, doğal ya da fiziksel/algılanan mekan ile toplumsal mekan arasındaki en önemli fark, doğal mekanın basitçe yan yana koyan, dağınık özelliğine karşılık, toplumsal mekanın esas olarak birleştiren, belli bir noktada bir araya getiren ve böylece merkez-çevre ayrımına neden olan bir özelliğe sahip olmasıdır.

 

İslami yaşam biçimlerinin mekânlara taşınması ve yeni mekanların oluşturulması ve dönüştürülmesi…

 

Cemevleri: İbadetin Gizliliğinin Mekana Yansımaları

Gizem- Gül Taşcı

 

Galata Köprüsü: Metropolün Dışına Açılan Bir Kapı

Tülay Tekin Yılmaz

 

Galata Köprüsü farklı kullanımlara açık olması nedeniyle, değişik okumalara konu olabilecek çeşitliliği de içinde barındırmaktadır. Bu çalışmada ise; köprüye ve kentli insanın bu mekânla kurduğu ilişkiye, balık tutmak amacıyla burada bulunan oltacılar aracılığıyla bir bakış atılacaktır.

 

Simmel'e göre bıkkınlık metropolde yaşayan insanların kaçınılmaz biçimde hissettiği bir ruh halidir.

…olta atanlarla yapılan görüşmeler özellikle yoğun çalışan insanların böylesi bir uğraşı tercih ettiklerini, bu eylem ve bu mekanın insanları garip bir şekilde rahatlatıp dinlendirdiğini ve huzur verdiğini ortaya koymaktadır.

 

Sürekli olarak bir kâr arayışı içinde olan kapitalizm, bu kâr arayışını zaman, mekân ve para kullanımı üzerinde tahakküm edici gücü ile elde eder. Bu anlamda modern kapitalist kent yaşamında zamanın, mekânın ve paranın kullanımı tanımlanmış ve örgütlenmiştir.

 

Mabet Yeri Ya Da Panayır Alanı Olarak Müzeler

Elif Çiğdem Artan

 

…tarihi binaların müze mekanına dönüştürülmesi…

 

Yerinden Edilmek: Son Dönem Türkiyesi’nde Göçe Bir Bakış

Emre Işık, Ayhan Kaya

 

Koruculuğun daha önce köyde yaşayan ve topraksız aileler¬den seçildiği konusunda pek çok tanıklık dinledik tüm alan ça¬lışması boyunca. Göç mağdurları tarafından kısaca "Ayak, baş oldu!" şeklinde nitelenen korucuların geçmişte daha alt toplum¬sal tabakalarda yer aldıkları, ancak korucu olduktan sonra sos¬yal anlamda mobilize oldukları anlaşılmaktadır. Devlet ile orga¬nik bir ilişkide olmak, korucular için iktidar olma aracıdır.

 

…göçmenlerin maddi güçlerine paralel olarak gidecekleri son noktayı tespit ettikleri saptanmıştır. Zorunlu göç mağdurları, gerek sahip oldukları ekonomik sermayeyi gerekse sosyal ser¬mayeyi kullanmak suretiyle gidecekleri yeni coğrafyayı belirler¬ler.

 

Ulusaşırı Mekânda İnsan Hareketliliği: Vize ve Küresel Eşitsizlik

Erhan Doğan

 

…yasal göç kanalları giderek daraltılıyor. Bu durum göç etme konusunda kararlı olan insanları yasal olmayan yöntemlerle göçe yönlendiriyor. Bunun da en kolay yolu o ülkelere yasal bir gerekçe ile gidip daha sonra orada kayıplara karışmak ve görünmez olmak.

 

Ulusaşırılaşma ve Mutfak

Ebru B. Yetişkin

… 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder