8 Haziran 2018 Cuma

Annemden Duyduklarım


İsmail Güleç - Annemden Duyduklarım
Kutluca Köyü Atasözleri ve Deyimleri

Kutluca, Giresun’un şehir merkezine en uzak ilçesi olan Çamoluk’un bir köyüdür.
Annem merhume Hacer Güleç’ten işittiğim atasözleri ve deyimleri bir kenara yazmaya başlamıştım.

Kutluca Köyü
Kelkit vadisinin kuzey yamaçlarında kurulan köyün yerleşimi meyilli bir arazidedir.
Köyün kuruluş tarihi Fatih Sultan Mehmet dönemine kadar gitmektedir (s. 11).

Atasözleri ve Deyimler
…cümle yapısında söylenmiş atasözlerine rastlamak mümkündür.
Bununla birlikte basit yapılı cümleler daha çoktur.

Atasözleri belirttikleri hükümler doğrultusunda dili kullanan toplumun dünya görüşünü, yaşayış biçimini ve genel olarak kültür tarihini yansıtan ipuçlarıyla doludur (s. 16).

Acı soğan kabuğunu acıtır
Aç olan taşı öğütür
Ağaç dalıyla, insan dölüyle gürler
Ağız küçük ama cürümü büyük
Ağır ol, batman gelesin
Akraba varıla varda, karı-koca sanla sarıla
Akranı ile uçmayan kuşun sesi tavadan gelir
Al zengin kızım döndürsün babasının evine, al fakir kızım göndersin babasının evine
Allah dağına göre kış, bağına göre kuş verir
Allah için sıçan tutan kedi yoktur
Armudun götüne sapçık olmaz
Azığını evden, arkadaşını köyden al

Baba zenginliği para etmez
Boğaz dediğin dokuz kertiktir

Çene çemiçten tadıdır
Çok taş kaldıran, ya yılana ya çıyana

Deli gelmeden yeli gelin

Ebe çok olursa oğlan boğulurmuş
Eli olmayanın feri olmaz
Emanetin cam cebindedir
Emek, emek olsaydı san öküze bıçak değmezdi
Ermenin harmanına kar yağar
Eşeğe semeri ağır gelmez

Fakirlikten zengin olanın kırk yıl ağzından fakirlik kokusu çıkmaz

Gelin bildiğini işler, kaynana dilini dişler
Güneşli havada köpekle oynama, yağmurlu havada üstünü pisletir

Harmana giren porsuk dirgene dayanacak
Hırsız evden olursa kapı kös(kilit) tutmaz
Horona giren kıçını sallar

Irız elden çıkınca uçkur dokuz yerden kopar
İtin arkadaşlığı köyü görene kadar olur

Kalma kötünün kusuruna, bilse lafın iyisini söyler
Kazın cücüğünü güzün sayarlar
Koça kuyruğu yük olmaz
Kurumuş bok üzerine su dökülmez

Misafire kalk git demezler, atının yemini keserler

Olan el titremez
Oturmam diyen minder çürütür, yemem diyen sofra kurutur

Poşayı paşa yapmışlar, babasını asmış

Suyu nereye bağlarsan oraya akar

Uzaktaki dosttan yalandaki düşman yeğdir

Yağlı kıça kuyruk sürten çok olur
Yorganı ince olanın osuruğu çok kokar

Deyimler
Adını deliye, ardını çalıya koymak
Allah akıl fikir dağıtırken Kaledere’ye kilim dokumaya mı gittin?
Allah izin verirse, ecel aman verirse
Anamın ilki olmaktansa dağlarda tilki olaydım
Anası ne ki danası da ne ola
Ayıya gül vermişler, koklamış kıçına tutmuş

Bakmaz götünün zanzağına, çıkar yolun tümseğine
Bilmediği beş vakit namaz, onu da şeytanlar komaz
Buğday hacca gitmiş, arpayı vekil bırakmış, arpa da ‘baklava olayım mı?’ demiş

Çöteyi (işkembeyi) deşmek

Duayı biz ettik, yağmur Alacadağ’a yağdı

Gittiğin yerde döşeğini kalın mı koydular?

İt dururken kanundaki köpekler havlarmış

Kırkından bir börek olmaz

Malım, seni vereyim de mi kötü olayım, vermeyeyim de mi?

Oğul döşeğine oturmak

Pilav olmadı lapaya çevir

Sözünü uyana söyle, uymazsa dön duvara söyle

Üstümüzü örtmeye mi geldin

Yanında yorgun domuz eğleşmez

---
Yerel Sözlük
Burç: Ağaçların başlarındaki yapraklar

Büveçe: Bu taraf

Çöte: İşkembe, karın

Deyha: İşte orada

Evmek: Acele etmek

Horum: Hayvanın bir ağızlık otu
Kös: Kapı arkasındaki ağaç sürgü

Üveçe: O taraf

Zanzak: Yellenme



---
Güleç, İsmail. (2006), Annemden Duyduklarım, Pan Yayıncılık, İstanbul

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder