Mevlüt
Kaya - Eynesil Tarihçesi ve Ad Menşei
Bu çalışmada (…)Yazılı ve sözlü verilerin
kritiğinden sonra, gerçeğe en yakın sonuç ortaya konularak, mevcut eksik ve
yanlış bilinenlerin doğrulanması yönünde önerilerde bulunulacaktır.
Eynesil, Giresun’un kıyı ilçelerinden biri
olup, Trabzon sınırındadır.
1960’ta da Eynesil, Görele’den ayrılarak
ilçe statüsüne kavuşmuştur.
Eynesil’de savaş, işgal, kıtlık, salgın
hastalıklar, göçler ve bunlardan kaynaklanan toplu
ölüm olayları, yörenin tarihini biçimlendiren ve yönlendiren başlıca
etkenlerdir.
Giresun yöresi, en doğusundaki Eynesil de
dâhil olmak üzere, tarihsel süreçte Hititler, Kimmerler, Driller, Frigler,
Miletoslular, Makedonlar, Sakalar, Kumanlar, Pontoslar, Romalılar ve Osmanlıların
hâkimiyeti altında kalmıştır (s. 194).
Malazgirt Savaşı sonrasında, Ördu-Ünye’den Giresun yöresine ve Trabzon içlerine kadar
olan kesim, ilk kez Çepni Türkü Kuşdoğan Bey tarafından fethedilmiştir (s. 195).
Çepniler, 1300’lü ve 1400’lü yıllarda
Harşit vadisinin yukarı kesimlerine yerleşmişlerdir. 1461’den sonra, bölgenin Osmanlı egemenliğine girişiyle de
yöre geneline yayılmışlardır (s. 196).
Yöredeki Türk varlığı, milattan önceki asırlara
dayanmaktadır. Yer adlarında eski ve yeni Türk topluluklarının adlarının olması
rastlantı değildir. Dereli’nin Yuva (Yıva) ve Kuşluhan (Kuşdoğan), Bulancak’ın
Bayındır, Kuşluhan (Kuşdoğan), Tirebolu’nun Halaçlı, Eymür, Espiye’nin Çepni,
Döğer ve Alucra’nın Koman köyleri bu yer adlarına örnektir (s. 197).
1872’deki vilayet salnamesine göre Avrupa’dan
ithal edilen soba ve kasaların benzerleri ancak Trabzon sancağında imal
edilebiliyordu. Kuyumculuk, marangozluk, şarap, tütün, fındık, ipekli kumaş,
keten bezi, mum, zeytinyağı, yemiş, kuşak, tüfek, tabanca, dokuma çarşaf,
havlu, tahta işlemeler, pamuklu kumaş, gibi ürünler Trabzon sancağından ülke
içine ve dışına satılıyordu. Trabzon limanından yapılan dışsatımın önemli bir
kısmını İran transit ticareti oluşturuyordu. Bölgenin karayolu ile Erzurum-İran
istikametine bağlantısı olması önemli bir durumdu. Bu yol aracılığıyla İran'a
ipek, tütün, kuru üzüm ve halı satılıyor; karşılığında pamuklu dokuma, şeker,
çay, cam ve madeni eşya alınıyordu. Bunların dışında; Trabzon-Batum ve Trabzon-Fatsa
arasındaki mıntıkalardan sağlanan keten, keten ipliği, meyve, fındık, mısır ve buğday
çeşitli yerlere dışsatımı yapılan ürünler arasında başta geliyordu (s. 199).
(I. Dünya Savaşı yıllarında) Kuraklık ve
kıtlığın yanı sıra işgal süreci, eşkıya ve muhacir baskınları, iş gücünün
kalmaması, artan salgın hastalıklar ve ölümler yörede gündelik yaşamı durma
noktasına getirmiştir.
1916’da Eynesil-Görele yöresi Rus işgali
altında kalmıştır. Ruslar ilerledikçe Türk askeri geri çekilmek zorunda kaldı.
Bölgede yaşayan halk muhacir olarak batıya doğru ilerledi (s. 200).
Rus işgali bölgede iki yıl kadar sürmüştür.
1917 Aralık’ında Osmanlı Devleti ile Rusya arasında imzalanan Erzincan
Ateşkesi’yle, Rus askerleri cepheden çekilmeye başlamıştır (s. 201).
Eynesil
Adının Menşei
Eynesil adı, 1071'den sonraki Türk akınları
sürecinde yöreye konulduğu bilinmektedir.
Seyahatnamelerde Görele dâhilindeki
Eynesil’den “Görele”, Eynesil Kalesi’nden “Görele Kale” ve kalenin bulunduğu
yerden ise “Görele Burnu” olarak bahsedilmektedir.
Bölgede eski çağlardaki varlığına binaen,
antik Yunan mitlerinde geçen, Troyalı prens Ankhises’in oğlu Aineias, “Eynesil”
adına telaffuz olarak yakındır (s. 202).
Başka bir görüşe göre ilçenin adı, eski
çağda Yunanca Aya/Agia Eunesin adındaki Trabzon’un koruyucu azizinden
gelmektedir. Halk etimolojisinde ise ilçenin adının, “iyi nesil”den geldiği
kabul edilmektedir.
(Bilge Umar) 19. yüzyıl Osmanlı yönetim
örgütünde Ayıvasil diye geçiyor. Demek ki aslı Hagios (Ayios) Basileos, Ermiş
Vasil'dir ve bu ad yerel Türk ağzında önce Ay(a)vasil, sonra Eynesil olmuştur.
Bu iddia yanlıştır; Ayvasıl, batıda Bulancak yakınlarındadır, Eynesil ise
doğuda Beşikdüzü yakınlarındadır (s. 203).
1835 yılına ait Osmanlı nüfus kayıtlarında,
Eynesil-Görele yöresinde “Eyneoğlu” adlı bir sülalenin olduğu görülmektedir.
Bu sülalenin adı, geçmiş dönemlerde Türklerde
sıkça kullanılan “Eyne” ve “Ayna” gibi kişi adlarından gelmektedir (s 204).
Enver Paşa’nın 23 Aralık 1915’te yöreye
dair yer adları değişliği emrindeki listede, Eynesil’le ilgili bir değişiklik
öngörülmemiştir.
Türklerin, Eynesil’in adını buraya gelen
Türk beyi Eyne’den esinlenerek verdikleri, gerçeğe en yakın sonuçtur.
Bölgeye ait ilk Osmanlı tahriri olan 1486
kayıtlarında, buranın adı “Eynesil” değil, “Eynesi karyesi” olarak geçmektedir.
Kısacası adın orijinal hali Eynesi’dir. “Nesil” güzellemesi sonradan ortaya
atılmıştır (s. 207).
---
Kaya, Mevlüt. (2017), “Eynesil Tarihçesi ve Ad Menşei,” Tarih ve Gelecek Dergisi, Cilt: 3,
Sayı: 1, (s. 193-211)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder