8 Haziran 2018 Cuma

Eynesil Tarihçesi ve Ad Menşei


Mevlüt Kaya - Eynesil Tarihçesi ve Ad Menşei
Bu çalışmada (…)Yazılı ve sözlü verilerin kritiğinden sonra, gerçeğe en yakın sonuç ortaya konularak, mevcut eksik ve yanlış bilinenlerin doğrulanması yönünde önerilerde bulunulacaktır.

Eynesil, Giresun’un kıyı ilçelerinden biri olup, Trabzon sınırındadır.
1960’ta da Eynesil, Görele’den ayrılarak ilçe statüsüne kavuşmuştur.
Eynesil’de savaş, işgal, kıtlık, salgın hastalıklar, göçler ve bunlardan kaynaklanan toplu ölüm olayları, yörenin tarihini biçimlendiren ve yönlendiren başlıca etkenlerdir.

Giresun yöresi, en doğusundaki Eynesil de dâhil olmak üzere, tarihsel süreçte Hititler, Kimmerler, Driller, Frigler, Miletoslular, Makedonlar, Sakalar, Kumanlar, Pontoslar, Romalılar ve Osmanlıların hâkimiyeti altında kalmıştır (s. 194).

Malazgirt Savaşı sonrasında, Ördu-Ünye’den Giresun yöresine ve Trabzon içlerine kadar olan kesim, ilk kez Çepni Türkü Kuşdoğan Bey tarafından fethedilmiştir (s. 195).

Çepniler, 1300’lü ve 1400’lü yıllarda Harşit vadisinin yukarı kesimlerine yerleşmişlerdir. 1461’den sonra, bölgenin Osmanlı egemenliğine girişiyle de yöre geneline yayılmışlardır (s. 196).

Yöredeki Türk varlığı, milattan önceki asırlara dayanmaktadır. Yer adlarında eski ve yeni Türk topluluklarının adlarının olması rastlantı değildir. Dereli’nin Yuva (Yıva) ve Kuşluhan (Kuşdoğan), Bulancak’ın Bayındır, Kuşluhan (Kuşdoğan), Tirebolu’nun Halaçlı, Eymür, Espiye’nin Çepni, Döğer ve Alucra’nın Koman köyleri bu yer adlarına örnektir (s. 197).

1872’deki vilayet salnamesine göre Avrupa’dan ithal edilen soba ve kasaların benzerleri ancak Trabzon sancağında imal edilebiliyordu. Kuyumculuk, marangozluk, şarap, tütün, fındık, ipekli kumaş, keten bezi, mum, zeytinyağı, yemiş, kuşak, tüfek, tabanca, dokuma çarşaf, havlu, tahta işlemeler, pamuklu kumaş, gibi ürünler Trabzon sancağından ülke içine ve dışına satılıyordu. Trabzon limanından yapılan dışsatımın önemli bir kısmını İran transit ticareti oluşturuyordu. Bölgenin karayolu ile Erzurum-İran istikametine bağlantısı olması önemli bir durumdu. Bu yol aracılığıyla İran'a ipek, tütün, kuru üzüm ve halı satılıyor; karşılığında pamuklu dokuma, şeker, çay, cam ve madeni eşya alınıyordu. Bunların dışında; Trabzon-Batum ve Trabzon-Fatsa arasındaki mıntıkalardan sağlanan keten, keten ipliği, meyve, fındık, mısır ve buğday çeşitli yerlere dışsatımı yapılan ürünler arasında başta geliyordu (s. 199).

(I. Dünya Savaşı yıllarında) Kuraklık ve kıtlığın yanı sıra işgal süreci, eşkıya ve muhacir baskınları, iş gücünün kalmaması, artan salgın hastalıklar ve ölümler yörede gündelik yaşamı durma noktasına getirmiştir.

1916’da Eynesil-Görele yöresi Rus işgali altında kalmıştır. Ruslar ilerledikçe Türk askeri geri çekilmek zorunda kaldı. Bölgede yaşayan halk muhacir olarak batıya doğru ilerledi (s. 200).

Rus işgali bölgede iki yıl kadar sürmüştür. 1917 Aralık’ında Osmanlı Devleti ile Rusya arasında imzalanan Erzincan Ateşkesi’yle, Rus askerleri cepheden çekilmeye başlamıştır (s. 201).

Eynesil Adının Menşei
Eynesil adı, 1071'den sonraki Türk akınları sürecinde yöreye konulduğu bilinmektedir.
Seyahatnamelerde Görele dâhilindeki Eynesil’den “Görele”, Eynesil Kalesi’nden “Görele Kale” ve kalenin bulunduğu yerden ise “Görele Burnu” olarak bahsedilmektedir.
Bölgede eski çağlardaki varlığına binaen, antik Yunan mitlerinde geçen, Troyalı prens Ankhises’in oğlu Aineias, “Eynesil” adına telaffuz olarak yakındır (s. 202).

Başka bir görüşe göre ilçenin adı, eski çağda Yunanca Aya/Agia Eunesin adındaki Trabzon’un koruyucu azizinden gelmektedir. Halk etimolojisinde ise ilçenin adının, “iyi nesil”den geldiği kabul edilmektedir.

(Bilge Umar) 19. yüzyıl Osmanlı yönetim örgütünde Ayıvasil diye geçiyor. Demek ki aslı Hagios (Ayios) Basileos, Ermiş Vasil'dir ve bu ad yerel Türk ağzında önce Ay(a)vasil, sonra Eynesil olmuştur. Bu iddia yanlıştır; Ayvasıl, batıda Bulancak yakınlarındadır, Eynesil ise doğuda Beşikdüzü yakınlarındadır (s. 203).

1835 yılına ait Osmanlı nüfus kayıtlarında, Eynesil-Görele yöresinde “Eyneoğlu” adlı bir sülalenin olduğu görülmektedir. Bu sülalenin adı, geçmiş dönemlerde Türklerde sıkça kullanılan “Eyne” ve “Ayna” gibi kişi adlarından gelmektedir (s 204).

Enver Paşa’nın 23 Aralık 1915’te yöreye dair yer adları değişliği emrindeki listede, Eynesil’le ilgili bir değişiklik öngörülmemiştir.

Türklerin, Eynesil’in adını buraya gelen Türk beyi Eyne’den esinlenerek verdikleri, gerçeğe en yakın sonuçtur.
Bölgeye ait ilk Osmanlı tahriri olan 1486 kayıtlarında, buranın adı “Eynesil” değil, “Eynesi karyesi” olarak geçmektedir. Kısacası adın orijinal hali Eynesi’dir. “Nesil” güzellemesi sonradan ortaya atılmıştır (s. 207).

---
Kaya, Mevlüt. (2017), “Eynesil Tarihçesi ve Ad Menşei,” Tarih ve Gelecek Dergisi, Cilt: 3, Sayı: 1, (s. 193-211)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder