Ayhan
Yüksel - Keşap - Doğu Karadeniz’de Bir Kıyı Kasabasının Tarihi
Keşap
Kasabası
Keşap deresinin oluşturduğu alüvyal düzlük
bütünüyle yerleşim alanı olmuştur.
Kasaba güneyde Uğurca Tepe’nin yamaçlarına
doğru tırmanmıştır.
Osmanlı belgelerinde Keşap adına ilk defa
1486 tarihli Trabzon Vilayeti Tahrir Defteri'nde rastlanır. Burada Keşap,
Düzyer adını taşıyan ve nüfusu kalabalık olan bir köy ile ilişkilendirilir (s.
31).
(Keşap) adının Vanazıt deresi de denilen
“Keşâb” suyundan geldiği anlaşılmaktadır.
Muhtemelen söz konusu derenin suyunun
özelliğinden hareketle, yani “keş-su/suyu kekremsi, çorak" anlamında bu ad
Farsça “Keşâb” şeklinde ortaya çıkmış olmalıdır. Adının Farsça olması ise
bölgeye yerleşen Türkmen gruplarının geldikleri coğrafyayla ilgili bulunmalıdır
(s. 35-36).
Savaş
Yıllarında Keşap (1914-1918)
Keşap'ta yer adları düzenlemeleri…
Eski adı
|
Yeni adı
|
Keşâp
|
Yuvacık
|
Çal
|
Göztepe
|
Frenk
|
Türk ili
|
Barça
|
Türkmenli
|
Vanazıt
|
Sungurlu
|
…
Keşap işgale uğramamış ve ahâlisi de savaşa
yakın olmadığından başka yerlere nakledilmemiştir. Dolayısıyla Keşap
muhacirlerin sığındığı yerleşim yerlerinden birisiydi.
Keşap’ta
Sosyal Olaylar
“Celâli” tabiri, XVI. yüzyıl başlarında
isyan eden Bozoklu Şeyh Celâl’le ilgilidir. Celâli isyanları başlangıçta Osmanlı
idaresinden memnun olmayan zümrelerin ve Şiî eğilimle Türkmen gruplarının
Safevîler’in de tahrikiyle devlete başkaldırmaları şeklinde orta ya çıkmış…
Micanoğlu
Efsanesi
Micanoğlu Hüseyin 1274 (1858) yılında Engüz
köyünde doğdu.
Micanoğlu, kadın getirdiği için medreseden
atılır (1296/1880). Tahsiline devam etmek için Erzurum’a gider. Başarılı
olamaz, Giresun’a döner.
Erzurum Süvari Alayı’nda askerlik yaparken,
nişanlısı Emine’nin Memiş Hoca’nın oğluna verildiğini duyunca firar eder.
Tarih, muhtemelen 1882’dir.
Bir başka söylentiye göre Micanoğlu’nun
gelişiyle köyde dedikodu alır yürür; gelinle ilişkisi olduğu etrafta söylenmeye
başlar. …eski nişanlısı, bir akşamüstü eline bir değnek alarak Micanoğlu'nun
yolunu keser, münakaşa başlar, Memiş Hoca da kavgaya karışınca, Micanoğlu onu
öldürür. …on sekiz yıl hapis cezasına çarptırılır. Hapishaneden kaçan
Micanoğlu, bir süre Giresun’da gizlenir.
Piraziz’e gelir. …köyün ileri gelenlerinden
Tayyip Ağa tarafından ihbar edilir. Yakalanacağını anlayınca Tayyip Ağa’nın
kızını yanına alarak köyden ayrılır.
Deli Reşid’in çetesiyle soygunlara katılır.
Micanoğlu kat’iyen adam öldürmez, bütün bu
işleri Gotkile’ye yaptırır…
Micanoğlu, hükümet kuvvetlerinin yanında
yer alarak kendisini takibe çıkanları teker teker yakalayarak öldürmeye başlar.
Ünü gittikçe yayılan Micanoğlu,
Giresun-Şebinkarahisar yolu üzerinde bulunan maden işletmelerinden haraç
almaktadır.
Micanoğlu, muhtemelen Nisan 1885'te cevher
işleyen fabrikaya bir baskın gerçekleştirir. …hükümet kuvvetleri Micanoğlu’nun
kardeşleri Mehmed ve Süleyman’ı yakalar.
İngiliz konsolosu onun peşine 470 jandarma,
150 asker ve 40 ağır süvari gönderilmiş olmasına rağmen yakalanamadığını rapor
etmiştir (s. 117).
Karagül yaylasında Kel Seyid’in misafiri
olan Micanoğlu’nun Kel Seyid’in gelini ya da yardımcı kadın ile aralarında bir
gönül ilişkisi olduğu etrafta söylenmeye başlar.
Bir söylentiye göre Kel Seyid, hükümetle
anlaşarak Micanoğlu ve arkadaşlarım tutuklar. Kaçmasını önlemek için ellerine
ve ayağına kelepçe ve bukağı vurulur.
…namertliğe dayanamayan Kel Seyid’in gelini
ya da yardımcı kadın bukağının anahtarını gizlice yoğurt çanağına atıp çoban
hizmetçiyle Mican’ın yattığı odaya yollar. Micanoğlu dışarıya çıkınca
köpeklerin saldırısına uğrar. Köpeklerden kurtulmak için yakındaki bir göle
girer. Uzun süre suda kalan Micanoğlu, üşütür hasta olur, Çivriz yaylasına
yakın Yassıalan’da ölür.
Diğer bir inanışa göre de Çivriz deresi
içinde bir başka adamın ölüsü bulunur, müfreze bu ölüye müsademe edilmiş gibi
üç beş el kadar silah atar ve bu kişinin Micanoğlu olduğu söylenilir.
Diğer bir söylentiye göre Kel Seyid’in
geliniyle/ya da yardımcı kadınla olan ilişkisi sebebiyle Kel Seyid, Micanoğlu
ile arkadaşlarını birbirine düşürür. Arkadaşları Micanoğlu’nu öldürüp bir
duvarın üzerinden aşağıya atarlar (s. 118).
Micanoğlu 20 Temmuz 1887’de yakalanmıştır. Kel
Seyid, maden müdürüyle saptığı anlaşma gereği paraya tamah ederek alacağı ödül
için Micanoğlu’nu Dikbaş Mehmed’i yakalamış, ellerini bağlamıştır.
Ancak, iki gün sonra Micanoğlu’nun
kaçmasına göz yumulmuştur. Takip sonunda Micanoğlu 5 Ağustos 1887’de Karahisar
bölgesinde Uzundere’de bazı köylüler tarafından öldürülmüştür (s. 119).
Micanoğlu’nun hayatı efsanelere karışmış
motiflerle öyle renklenir ki, vurularak öldüğüne kimse inanmaz.
Mehdi
Meselesi
Keşap’ta kendisini mehdî ilân eden
Elevlioğlu/Eleğülüoğlu Haşan Efendi takriben 1856 yılında Saraycık köyünün
Kaşaltı Mahallesinde doğmuştur.
Hoca Efendi, mehdi olmayı çok önceden
tasarlamıştır.
Bir gün apansız kendini mehdi ilan eder.
Kendisine yaptığı işin doğru olmadığını söyleyen
nâhiye müdürünü falakaya yatırtır.
II. Abdülhamid mehdi işinin halledilmesini
Amiral Bozcaadalı Hasan Paşa’ya havale eder.
Böylece 67 gün süren “bâtın padişahlığı”
sona erer. İstanbul’da mahkeme kurulur.
Keşap’ın Osmanlı döneminde ekonomisi tarıma
ve hayvancılığa dayanıyordu. Başlıca ürünler fındık ve mısır idi. Keşap fındığı
ünlü idi. Üzüm de ekonomik getirisi olan bir meyveydi (s. 154).
---
Yüksel, Ayhan. (2016), Keşap - Doğu Karadeniz’de Bir Kıyı Kasabasının Tarihi, Arı Sanat
Yayınları, 2. Baskı, İstanbul
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder