Fatma
İnce - Doğu Karadeniz Bölgesinin Bugünkü Demografik Yapısının Ortaya
Çıkmasını Sağlayan 2 Göç Hareketi Çepni ve Kıpçak Göçleri
Oğuzlar on ikisi Üçok on ikisi Bozok olmak
üzere 24 boy olup, yerleşik olanlara Oğuz, göçer olanlara Türkmen adı verilmişse
de sonraları Oğuz yerine Türk adı yerleşmiştir.
Çepniler, Türk Han’ın oğlu Kara Han’ın oğlu
Oğuz boyunun Üçoklar soyundan Sungurlu aşiretine bağlıdırlar. Ayrıca Çepniler
en eski Oğuz boylarından oldukları halde eski isimlerini bugüne kadar muhafaza
etmişlerdir.
Reşideddin’e göre Çepni: “Nerede yağı görse
savaşır.” demektedir. Şecere-i Terakkime’de ise Çepni kelimesinin; “Cesur, pehlivan,
yiğit ve kahraman” anlamlarına geldiği ifade edilir. İşte bu manalara nazaran
kelimenin “çapmak” aslından geldiği kabul olunabilir..
Rodop’u yurt edinen Çepniler’in İslavlar
içinde kala kala dillerini unutup İslavca konuşmaya başladıkları da ifade
edilmektedir. Fakat Çepniler dillerini yitirse de dinlerini yitirmemiştir.
Böylece dini İslam dili Slavca olan bir insan tipi ya da etnik grup tarih
sahnesine çıkmıştır ki bunlara da Pomaklar denir.
Birçok tarihçi ve araştırmacı Çepniler’in ilk
önce Sinop bölgesine yerleştiğini söylemektedirler. Sinop’da yapılan savaşla
Trabzon Rum İmparatoru Giorgi’yi hem deniz hem de karada yenmeleri ve bu
galibiyetin ardından Ordu bölgesinde Bayram Bey adına Bayramlı Beyliği’nin
kurulması bize bu bölgede de kalabalıklar halinde var olan Çepniler’i göstermektedir.
Türkiye tarihinin yerli kaynaklarında adı ilk önce ortaya atılan Oğuz boyu
muhtemelen Çepniler’dir.
(14. yüzyıl) Bu dönemde ağırlıklı olarak
Çepni Türkleri’nden oluşan ve Bayram Bey ailesine bağlı Hacıemiroğulları
Beyliği adı geçmeye başlar. Hacı Emiroğulları Trabzon Devleti ile Giresun’da savaşırlar.
Kıpçaklar’ın adı Şark kaynaklarında en çok
Kıfçak olarak geçer. Bundan başka İmek, Yemek ve Kimek adları da sık sık
görülür.
Kıpçaklar’ın XI. yüzyıl ortalarında Harezm
ile komşu oldukları, yeni İslam ülkeleri ile temasa geçtikleri bilinmektedir.
Rus vekayinamelerinde onlara Polovtsi
denilmiştir. Bizanslılar ise Kuman demişlerdir. Macarlar Kun, Kuman ve Paloç,
Almanlar Falon ve Falb, Ermeniler de Chardeş demişlerdir. Latin kaynaklarında
da Cumanus olarak geçerler.
Onların en belirgin özelliklerinden birisi
Türkler içersinde sarışın, mavi gözlü tel topluluk olmalarıdır. Kıpçaklar’a
farklı dillerde verilen Polovtsy, Falben, Chardeş gibi isimlerin hepsi sarışın
anlamına gelen kelimelerden türemiştir.
M.Ö. IV. yüzyılda Karadeniz’in doğu kısmında
var oldukları Gürcü kaynakları tarafından kayıt altına alınmıştır.
(Doğu Karadeniz) Bu bölge ağızlarının
şekillenmesinde Kıpçak etkisinin rolü büyük olmuştur.
31 Mayıs 1223 günü meydana gelen Kalka
Savaşı’nda Moğollar’ın birleşik Kıpçak-Rus ordusunu mağlup etmesi üzerine
Kıpçaklar’ın Kiyef Prensliği’nin toprakları üzerinden Balkanlar ve Kırım’a bir kısmı
da Kafkaslar’a çekildikleri kesin olarak bilinmektedir. Hatta Kırım’a sığınan
Kıpçaklar’ın bir bölümünün Suğdak Limanını kullanarak deniz yoluyla Sinop
üzerinden Karadeniz güney sahillerine yayıldıkları yönünde kayıtlar da
mevcuttur.
(13. yüzyıl) Kıpçaklar ile Gürcüler arasında ihtilaf
çıkmıştır. Papa Sargis liderliğindeki Ortodoks Kıpçakları Gürcü saflarından
ayrılarak İlhanlılar ile birlikte hareket etmeye başlamışlar, 1267’de Ahıska
Bölgesi’ni ikta olarak batıda Ardeşen’e kadar olan bölgeyi ele geçirmişlerdir.
Gürcistan tarafından bölgenin Çoruh Vadisi kısmında 1124’den beri yerleştirilen
Kıpçaklar’ın varlığı bilinmektedir. Sargis’e bağlı Kıpçaklar ve Çoruh boylarına
yaklaşık bir asırdır yerleşmiş bulunan Kıpçaklar’ın yanı sıra Kubasar ailesi
gibi bazı oymakların da Gürcistan’dan ayrılarak batıya göç etmesi ile Artvin,
Rize, Gümüşhane, Trabzon, Giresun ve Ordu’ya önemli bir ölçüde Kıpçak kitlesi
yerleşmiştir.
---
İnce, Fatma. (2017), “Doğu Karadeniz Bölgesinin Bugünkü Demografik Yapısının Ortaya Çıkmasını
Sağlayan 2 Göç Hareketi Çepni ve Kıpçak Göçleri,” Geçmişten Günümüze Göç, Ed. Osman Köse, Canik Belediyesi Kültür
Yayınları, Cilt: 1, (s. 87-94), Samsun
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder