Ok DİA
…kaynaklarda yay ve okun kullanımı Hz. Âdem’le
başlatılmıştır.
Arapça’da nüşşâb (ok)
Süryânîce ab “karga”, abba ise “ok” demektir. Arapça’da okun
bir adı da nidâldir.
…okçuluk dinî bir hüviyet ve özel bir önem kazanmış
Yay (kavs, kemân) tek parça veya birleşik elemanlardan
oluşmuş, ortada yer alan kabzasının iki tarafında simetrik biçimde eğilmiş iki
ucu arasına kiriş gerilen bir alettir.
Orta Asya kurganlarında bulunan en eski yay kalıntılarının
140-160 cm. uzunluğunda olduğu, boynuz ve sinir gibi organik maddelerle
güçlendirildiği tesbit edilmiştir
Yay kirişleri Osmanlılar’da çok katlı ibrişimden yapılır ve
“çile” adıyla da bilinirdi. Okların arka kısmında çileye takılan kertiğe “gez”
denir, gezden itibaren gövde baş, boğaz, göbek, göğüs, baldır ve ayak
bölümlerine ayrılırdı. Ok gövdeleri ahşap veya kamıştan yapılır, çam, diş
budak, gürgen gibi hafif ve sert ağaçlar tercih edilirdi.
Okların ayak üstüne düşmesini ve düzgün bir şekilde
gitmesini sağlamak için arka kısmına genellikle kuğu, kerkenez, karga veya
güvercin tüylerinden yapılan ve “yelek” adı verilen bir kuyruk takılırdı.
Okun atışını kolaylaştırmak, elin kaymasını önlemek için
yayın kabzası üzerine bir muşamba sarılır ve sağ elin baş parmağına yaralanmayı
önleyecek “zıhgir” denilen yüzük, bileğe de siper takılırdı. Oklar omuza asılan
ve sadak, tirkeş, ok torbası, kubur tabir edilen özel bir kapta taşınırdı.
Kemankeş olabilmek, yani bu dalda icâzet alıp okçular
siciline kaydedilmek için hedefleri vurmada belli bir maharet ve pişrev okunu
en az 900, azmayiş okunu 800 geze atmak gerekirdi; okçuluk dilinde buna “ahz-ı
kabza” denilir ve icâzetini alan kemankeş “tâlib-i menzil” veya “müstahıkk-ı
menzil” diye anılırdı.
Okçular havadaki oku vurma, hedefteki oku gezinden vurma, at
üstünde dörtnala giderken her yönde hedef vurma, oku en uzağa atma, havaya
atılan veya hareket halindeki halkanın içinden ok geçirme, çelik levha yahut
birkaç kat fil derisini delme gibi birçok dalda yarışırdı.
Osmanlı ordusunun ok ve yay tedariki Cebeci Ocağı tarafından
görülür, oklar Gelibolu ve İstanbul’daki bu işle uğraşan esnaf tarafından
yapılırdı.
Ok atmanın âdâbı, menziller ve okçulara dair bilgi veren
eserler genel olarak “kavsnâme” adıyla anılır
…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder