5 Ekim 2023 Perşembe

Ok

 

Ok DİA

 

…kaynaklarda yay ve okun kullanımı Hz. Âdem’le başlatılmıştır.

Arapça’da nüşşâb (ok)

Süryânîce ab “karga”, abba ise “ok” demektir. Arapça’da okun bir adı da nidâldir.

…okçuluk dinî bir hüviyet ve özel bir önem kazanmış

 

Yay (kavs, kemân) tek parça veya birleşik elemanlardan oluşmuş, ortada yer alan kabzasının iki tarafında simetrik biçimde eğilmiş iki ucu arasına kiriş gerilen bir alettir.

 

Orta Asya kurganlarında bulunan en eski yay kalıntılarının 140-160 cm. uzunluğunda olduğu, boynuz ve sinir gibi organik maddelerle güçlendirildiği tesbit edilmiştir

 

Yay kirişleri Osmanlılar’da çok katlı ibrişimden yapılır ve “çile” adıyla da bilinirdi. Okların arka kısmında çileye takılan kertiğe “gez” denir, gezden itibaren gövde baş, boğaz, göbek, göğüs, baldır ve ayak bölümlerine ayrılırdı. Ok gövdeleri ahşap veya kamıştan yapılır, çam, diş budak, gürgen gibi hafif ve sert ağaçlar tercih edilirdi.

 

Okların ayak üstüne düşmesini ve düzgün bir şekilde gitmesini sağlamak için arka kısmına genellikle kuğu, kerkenez, karga veya güvercin tüylerinden yapılan ve “yelek” adı verilen bir kuyruk takılırdı.

 

Okun atışını kolaylaştırmak, elin kaymasını önlemek için yayın kabzası üzerine bir muşamba sarılır ve sağ elin baş parmağına yaralanmayı önleyecek “zıhgir” denilen yüzük, bileğe de siper takılırdı. Oklar omuza asılan ve sadak, tirkeş, ok torbası, kubur tabir edilen özel bir kapta taşınırdı.

 

Kemankeş olabilmek, yani bu dalda icâzet alıp okçular siciline kaydedilmek için hedefleri vurmada belli bir maharet ve pişrev okunu en az 900, azmayiş okunu 800 geze atmak gerekirdi; okçuluk dilinde buna “ahz-ı kabza” denilir ve icâzetini alan kemankeş “tâlib-i menzil” veya “müstahıkk-ı menzil” diye anılırdı.

 

Okçular havadaki oku vurma, hedefteki oku gezinden vurma, at üstünde dörtnala giderken her yönde hedef vurma, oku en uzağa atma, havaya atılan veya hareket halindeki halkanın içinden ok geçirme, çelik levha yahut birkaç kat fil derisini delme gibi birçok dalda yarışırdı.

 

Osmanlı ordusunun ok ve yay tedariki Cebeci Ocağı tarafından görülür, oklar Gelibolu ve İstanbul’daki bu işle uğraşan esnaf tarafından yapılırdı.

 

Ok atmanın âdâbı, menziller ve okçulara dair bilgi veren eserler genel olarak “kavsnâme” adıyla anılır

 

 

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder