Yusuf Ziya Bıçakçı Bıçakçılık Sanatı Üzerine
Notlar - Türk Etnoğrafya Dergisi Sayı 6 Yıl 1963
Afyon, Tosya, Kastamonu,
Malatya ve Balıkesirde bıçağın imali ve satışı dükkânlarda yapılırdı
Dükkânın arka kısmı ile ön
kısmı arasında bir tahta perde bulunurdu. Bıçakçı ustası, arka tarafta bıçağın
imali ile uğraşır. Ustanın oğlu veya çırağı da dükkânın ön kısmında oturarak
camekâna
dizilmiş bıçakları satmak
için müşteri beklerdi.
Bıçaklar makasla veya kalıpta
kesildikten sonra ilk taslak, birkaç defa döğülmek suretiyle açık demirci
ocaklarında tavlanır. Bu ocaklarda kullanılan kömür daha ziyade kestane
kömürüdür.
Bıçakçı kömürün sağa sola
dağılmasını önlemek için daima yanında ufak bir el süpürgesi bulundurur ve
arada bir kömürü ıslatarak, taneciklerin birbirini tutmasını sağlamış olur,
İthal malı olan çelikleri
tavlarken hiç bir zaman alevin üzerine su dökülmemelidir. Aksi takdirde karbonu
fazla olan çelik çatlar, bunun içindir ki çeliğe karbonu fazla olduğunda suda
değil, yağda su verilir.
…bıçağın çeliği alet çeliği
ise 750-1000 derece arasında tavlanır. Ancak bıçakçı pratik olarak kıvamın
edinmiş olduğu tecrübe ile “Koyu kiraz rengi-sarı kırmızı” rengi ile tanır.
Bıçakçı, dövme işlemini 650 dereceye kadar tavladıktan sonra biçimlendirir.
BIÇAKÇININ KULLANDIĞI ÂLET
VE TAKIMLAR
Örsün biri yuvarlak diğeri kare olmak üzere, sağ ve sol
tarafında iki tane boynuzu vardır.
Örsler umumiyetle adi
karbonlu çeliklerden yapılır,
Çekiç: Âdî karbonlu çeliklerden yapılır. Bıçakçılıkta
parçayı tavlayıp dövmek suretiyle, şekillendirmeye yarayan bir alettir. Sapları
dayanıklı olması bakımından gürgen ağacından yapıhr. Fakat Anadolu’daki
bıçakçıların büyük bir kısmı çekiç sapını meşe ağacından yaparlar.
pirinç çekiçler de vardır ki,
bunlar daha ziyade makina montajı veya tamiratında kullanılır.
Düz keski: Takım
çeliklerinden yapılır. İçinde ( %o,6-o,9) karbon bulunur. Ayrıca vanadyumla
çeliklerden de yapıhr. Keski ile bıçak şekillendirirken, fazlalıkları alınır.
bıçak yapılacak çeliği
ebadına göre kestikten sonra elde edilen çubuk, ocağa sokularak
şekillendirilir.
Malatya’nın hakikî yerlisi
meşhur Mahmut Bıçakçı ustadır. Bıçakçılık sanatını Şam’dan getirerek Malatya’ya
sokan Hacı Şevki'nin yanında çırak olarak çalışıp, bu sanatı kabiliyeti
sayesinde kısa zamanda öğrenmiştir.
Hacı Şevki’nin ölümü üzerine
35 sene tek başına Malatya'nın bıçakçılık sanatını ilerletmiş, / 56 yaşında
vefat etmiştir.
kollu testere makasla
kesilemiyen kalın çubuklar ile bıçak namlusunun sapına perçin edileceği zaman,
perçin çivisini istenilen boyda kesmek için kullanılır
Bıçak saplarını ( ağaç,
boynuz, mika v.s. gibi) kesmek için geniş hatveli ve dar hatveli olmak üzere
iki tip ağaç testeresi kullanılır.
Bıçağa yapacağımız sap
ağaçtan olacak ise, zamandan faydalanmak amacı ile geniş hatveli testere
kullanılır. Ağaç testerelerinde kesme yönü, kollu demir testere lerinde kesme
işlemi yapılacağı sıradaki durumun aksi olarak, testerenin geri hareketi ile
temin edilir
Mengenelerin / Vazifesi,
bıçağı üzerine bağlıyarak eğelemek, saplarını törpü ile törpülemek,
perçinleri kesmek v. s. gibi
işlemlerdir. Ayaklı mengenelerin heyeti umumiyesi dövme demirden ( çelik)
yapılır. Ağız kısmı darbeye dayanıklı olması bakımından yekparedir.
Eğeler, malzeme yüzeyinden
talaş kaldırmak için kullanılan bir alet çeşididir
Eğe iki kısımdan ibarettir.
a- Dişli kısım
b- Dişsiz kısım
Eğenin dişli kısmı malzemeye
dalarak talaş kaldırır. Dişsiz kısım ise, sap geçirilmek üzere eğenin kuyruk
kısmıdır. Eğeler umumiyetle % 0,9-1,5 karbon ihtiva eden çeliklerden yapılır
Kıskaç, / parçayı ocağa sokup
tavlamak, üzerinde çekiç ve varyoz ile işlem yapabilmek için parçayı sıkmada
kullanılır
el matkapları daha ziyade
Sürmene (Trabzon) da kullanılır.
keçe, bıçağını dış
güzelliğini muhafaza eder
Önce keçe dairevi olarak
kesilir ve orta kısmı denilir.
Keçenin alın kısmına, zımpara
tozu tutkal ile yapıştırılır.
Neticede (kaba, orta, ince
zımpara tozları ile) üç tane keçe elde edilir.
tezgâh hazırlandıktan sonra
bıçak önce kaba, sırasıyla orta ve ince keçelerden (zımpara tozlarından)
geçirilerek parlatılır.
Bıçakçılık sanayinde iki
türlü çelik vardır. Birincisi yüksek karbonlu çelik, İkincisi ise alçak
karbonlu su çeliğidir. Su çeliği kendi memleketimizde yâni Karabükde yapılır.
Su çeliklerinde yapılan
bıçaklar yağda sulanacak olursa gayet yumuşak olur. Yağda karbon almaz.
Bıçak yapacağımız çelik
(makasda kesilmiş vaziyette) ocakta önce dövülerek taslaklanır. Buna ilk taslak
denir. Bilâhare bıçak tam şeklini alıncaya kadar taşta veya eğe ile
şekillendirilir, ikinci bir işlem olarak su vermek için ocağa sokulur. Isı
işlemleri ile çeliği sertleştirmek için 5 usûl vardır.
a- Su verme ile sertleştirme,
b - Alevle sertleştirme,
c- Endüksiyon akımı ile
sertleştirme,
d- Sementasyon (Karbon
vererek veya karbonlama suretiyle sertleştirme),
e- Nitrüzasyon (Azot vererek
veya azotlama suretiyle sertleştirme).
Çeliğin sertleşebilmesi için,
içindeki karbon oranı en az % 0,25 kadar olmalıdır.
Çeliğe su verirken çekirdek
kısmı daha yumuşak ve çevreye doğru daha serttir. Su vermek suretiyle
sertleştirmede soğutucu madde olarak su, sulu eriyikler, sabunlu su, ergitilmiş
tuz ve hava kullanılır.
Bıçakçılıkta en çok soğutma
maddesi olarak su ve don yağı kullanılır. Bıçağı et rengine kadar tavladıktan
sonra bıçak ağzı suyun yüzeyine dik gelecek şekilde sokularak suyun içerisinde
döndürülür. Bıçağı su içerisinde sabit tuttuğumuzda soğuma işlemi az olacağından,
dolay isiyle bıçak pek fazla su almaz.
Su verme işlemi için ne kadar
tavsiyede bulunulur ise de, bu işlem birazda ustanın maharetine
kalmıştır. Bıçağa su verirken
iç kısmında doğacak gerginliklerden dolayı bıçakda çarpılma ve çatlamalar
husule gelecektir.
Bu / kusurları önlemek için:
1 - Çelik, su verme
sıcaklığının çok üstünde olan sıcaklıklarda kızdırılmamalıdır.
2 - Soğutma hızı ne kadar
yüksek olursa, çatlama ihtimali o kadar artar.
3 - Su verilecek parçanın
bazı yerinin ince, bazı yerinin kalın olması da çatlama ve çarpılma tehlikesini
artırır.
4 - Bileşiminde % 0,85 karbon
bulunan çelik, su verme sıcaklığına kadar ısıtılınca, suverme
sıcaklığına kadar ısıtılmış
başka bileşimdeki çeliklerin hepsinden daha çok karbon eritir ve hacmini
büyütür.
5- Parça suverme sıcaklığında
uzun müddet tutulmamalıdır.
6 - Isıtma yavaş ve düzgün
olmalıdır.
7- Keskin geçiş yerleri veya
yumuşak kalması gereken yerler sac, tel, aspest veya başka bir madde ile
örtülmelidir.
Sulama ameliyeside bittikten
sonra bıçağın kullanılacağı yere göre sert ve yumuşak yapmak için ocakta
sularının düşürülmesi ancak, ayva sarısı, güvercin göğsü, menevşe moruğu
rengine gelinceye kadar göz ile takip edilir. O renge gelince suya sokulur. Bu ameliyede
bittikten sonra iş taşlamaya gelir. Taşta bıçağın üzeri tesviye edilir. Taşın
bıçak gövdesi üzerinde bırakmış olduğu izler kaybetmek için keçeye tutulur.
Bıçağın üzerine yazı veya
çiçek işlemek için bıçak hafifçe ısıtılır. Yazı yazılacak yere (Asitten
müteessir olması için) ince bir tabaka bal mumu sürülür. Mum ile kaplamış
olduğumuz tabaka üzerine sivri uçlu bir çizecekle zevkimize uygun olan çiçek
veya yazı yazdır. Üzerine dökülecek olan kezzabın (nitrik asit) tesirini
artırmak ve sağa sola dağılmasını önlemek için, yazılan yere tuz ekilir.
Bilahere bıçağın yüzeyine kezzab dökülerek çelik yedirilir. 5-8 saat
beklettikten sonra, bıçak sıcak suya batırdmak suretiyle üzeri temizlenir. Bal
mumunun yapmış olduğu lekeyi temizlemek için ikinci bir defa yağlı ince keçeye
tutulmak suretiyle yüzeyi parlatılır.
Boynuz saplı bıçaklar
İlk işlem sırası olarak
boynuz, sap kısmının boyutuna göre kesilir. Kıvrıntılarını düzeltmek ve
boynuzun bir daha atılıp, çarpılmaması için ateşde ısıtılarak, mengenede düz
boynuz saplar için hazırlanmış kalıplara konarak sıkıştırılır. Boynuz ateşde
ısı tesiri ile yumuşar ve kalıpda sıkıldığı gibi kalır. Soğuyunca kalıptan
çıkarılır.
Boynuz sap yekpare yapılacak
ise, testere ile namlunun gireceği kadar yarılır, bıçak sapı boynuzdaki
yarılmış kısma geçirilir. Sap ile bıçağı birbirine monte etmek için perçin
delikleri delinir ve çivilenir.
(Boynuz sap) 1- Kömür tozu
veya zeytin yağını bir keçe parçasına sürterek parlatılır.
2- Politaj fırçasına ala
sabunu sürmek suretiyle parlatılır.
3- Çam kömürü veya sapın
kendi talaşını sürtmek suretiyle de parlaklık verilir.
sığır ve deve ayağının aşık
kemiğinden yapılan saplar
…testere ile ikiye ayrılır /
eğe ile tesviye edilir. Bıçağın sap kısmına üç tane çivi ile çivilenir.
Kendi talaşını sürtmek
suretiyle parlaklığı temin edilir.
kemik saplılar gevrektir,
çabuk kırılır.
Ağaç saplı bıçaklar:
Umumiyetle gürgen ağacından yapılır. Hafiflik istenmesi icabeden yerlerde söğüt
ağacından yapılmış saplar kullanılır.
Kaba eğe ile eğelenir,
üzerine zımpara kağıdı yapıştırılmış taşta iyice temizlenir, cilalanır ve
satışa arz edilir.
Kınlar ekseriyetle kuru söğüt
ağacından yapılır. Bıçak namlu boyutuna göre ağaç kesilir.
ortasından testere ile ikiye
biçilerek, oyma aletleri ile bıçağın aslına göre çizilerek oyulur.
oyulan parçalar ağaç tutkalı
ile yapıştırılır.
üzerine deri geçirelecek olursa,
bunun için hususi olarak saraçlara götürülerek kaplattırılır.
Bıçağın üzerine dalga
vurulması
Bu ameliye, karbonu az olan
çelik ile karbonu fazla olan çeliği karıştırmakla elde edilir. Pratik dille
demir ile çeliği yoğurmakla bu sonuca ulaşılır.
Sonuçda bıçak yapıldığı ve
zımpara taşına tutulduğu zaman, demirin bulunduğu (karbonu az çelik) kısımlar
mat, çeliğin (karbonu fazla çelik) bulunduğu kısımlar parlak kalır.
Kalfalık – Ustalık
Merasimi
Çocuk kalfalık çağına geldiği
zaman, meslek erbabından müteşekkil bir toplum davet edilerek, usta tarafından
çırağın kalfalığa terfi’inden dolayı bir ziyafet tertip edilirdi. Ziyafeti
müteakip çocuğun yapmış olduğu işler teşhir edilir. Sonra çocuğa kalfalık
derecesi verilirdi. Ustası tarafından,
mesleğin bütün inceliklerini öğrendiği kanatı hasıl olunca, yine bu mesleğe ait
esnaf
büyükleri ve kâhyası
toplanarak kalfayı ikinci bir imtihana tabi tutarlardı. İmtihanı kazandığı
takdirde hoca vasıtasıyla
usta duası okunurdu.
Usta duası: Usta duasında
bıçakçıların Pirleri Hazreti Davud Aleyhisselâm ve Ebül Fethi Abdullah
Hazretlerinin ve gelmiş, geçmiş bütün bıçakçı ustalarının ruhlarına Fatiha
Sûresi okunur.
Usta duasından sonra, ustanın
peştimalını usta namzedi olan kalfa kuşanarak, esnaf kâhyası tarafından “Allah
selâmet versin” temennisinde bulunulur. Kalfa, başta ustası olmak' üzere kâhya
ve esnaf büyüklerinin ellerini öperek işine başlar. Bu arada ustası tarafından
yetiştirmiş olduğu yeni ustaya dükkânında kullanmak üzere gereken bazı takımlar
hediye edilirdi.
Bıçakçılık Bursa’ya Vidinden
gelmiştir. 93 Harbinden sonra muhacirler gelip yerleşmişler. Bıçakçılık
sanatını bu göçmenler çırakları, oğulları vasıtasıyla geliştirerek bu günkü
meşhur Bursa bıçakçılığı seviyesine ulaştırmışlardır. Bursa’da bıçakçı dükkânlarının
büyük bir kısmı, bıçakçılar çarşısı ile maruf Tuz pazarı caddesindedir.
Bıçak çeşitleri
Bel bıçağı, kasap bıçağı,
ekmek bıçağı, av bıçağı, börekçi bıçağı, döner bıçağı, muşamba bıçağı, satır, koltuk
bıçağı, teke bıçağı, meyve bıçağı, sebze bıçağı, sofra bıçağı, kulaklı bel
bıçağı, saldırmalar, kamalar, yüzme bıçakları
Bursa’da bıçakçılar başlıca
üç ana grup altında toplanmışlardır.
a- Bıçakçılar
b- Çakıcılar
c- Testereciler
Testerecilerin yaptığı işler:
Bağ testeresi, üzüm aşı
çakısı, zeytin aşı çakısı, lâstik kesme bıçağı ve hayvan kırkma taraklarıdır.
Bağ testereleri daha ziyade böcekciler kullanırlar. Bu tip testerelerin üzerine
eski ve yeni yazı ile şu mısralar vardır.
Hile ile iş gören
Mihnet ile can verir
veyahut
Ey gönül, bir can için her
cana minnet eyleme
Ziyneti dünya için, Sultana
minnet eyleme.
Tosya’da bıçakçılıkla uğraşan
esnaf, bıçağı dükkânında imal eder ve yine dükkânında satar.
(Rivayete) göre, Yeniçeriler
devrinde Akıskalı bıçakçı Osman usta Afyon’dan geçerken, o zamanın derebeyi
ağlarından Molla Oğlu, Osman Ustayı alıkoymuş, burada yerleşerek, yetiştirmiş
olduğu oğulları ve çırakları vasıtasıyla sanatı bu memlekete yaymıştır.
Afyon’da / keçe ile bıçağın
üzerini parlatmaktan ziyade, dalga vurma metotları ile bıçak üzeri
güzelleştirilir. İşlem sonunda hafif bir zımpara sürmek suretiyle parlatılır.
Teke bıçaklarının sırt kısmı
ve dış bükeydir (muhaddep). Bu bıçak insan öldürmekten ziyade sırt kısmı ile
dayak atmak için kullanılır.
…
Bıçakçı, Yusuf Ziya (1963), Bıçakçılık Sanatı Üzerine
Notlar, Türk Etnoğrafya Dergisi, Sayı: 6, s. 102-114
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder