Osmanlı'da Savaş ve Spor Topuzları
Şinasi Acar & Murat
Özveri
Topuz bir yakın dövüş
silahıdır. Ateşli silahların icadından önce vurucu, ezici ve parçalayıcı bir
saldırı silahı olarak süvariler ve piyadeler tarafından kullanılmıştır. Kısaca
“bir sapın ucunda yer alan gülle” olarak tanımlanabilir. Silah olarak kullanımı
dışında hükümdarlık simgesi ve spor amaçlı olarak da kullanılmıştır.
Makale, sportif bir faaliyet
olarak topuz kaldıran Osmanlı sultanları ve topuz imal eden ustalar hakkında da
bilgi verecektir.
Topuz sözcüğü Türkçe’dir.
Arapça’ya da geçerek debbıis biçimine dönüşmüştür. Farsça’da gürz denir ki, bu
sözcük Türkçe’ye de geçmiş ve yaygın olarak kullanılmıştır.
Türkçe’de kimi zaman bozdoğan
sözcüğü de kullanılır.
Topuz, sapından tutulup
savrularak hedefte künt travma etkisi yaratan bir silahtır.
Süvari topuzları
piyadeniııkine göre daha ağırdır.
Evliya Çelebi, gürzcii
esnafını tanıtırken gürzlerin çekme, kesme, asma, dikme, salma, salık, çârtop
ve şeştop türleri olduğunu yazmaktadır.
Topuz benzeri, başları
yuvarlak taştan yapılmış savaş asaları, Afrika’nın ilkel kabilelerinde
-yüzyıllardan beri olduğu gibi- bugün de hükümdarlık simgesidir ve törenlerde
kabile şefleri tarafından taşınır.
Ramayana ve Mahabarata’da da
geçen Tanrı Hanuman, elinde bir topuzla tasvir edilir. Sanskıitçe gada adıyla
bilinen yuvarlak başlı gürzler, topuzun spor aracı olarak gelişmesine de esin
kaynağı olacaktı. İnanışa göre, gelmiş geçmiş en ağır topuz Hanuman’ınkidir.
Süvarilerin kullandığı
topuzların 2-3 cm çapındaki sapı ağaçtan, silah niteliğindeki baş kısmı ise
demir, bakır, tunç veya pirinçten yapılırdı. Baş kısmının üzerinde 2-4 cm
uzunluğunda sivri çıkıntıları olurdu.
Yeniçeri Ocağı’nın atlı
zağarcıları ve atlı sekbanları ile yayabaşı, bölilkbaşı ve odabaşılar
tarafından kullanılmıştır. Süvariler topuzu eyerin soluna asarak taşırlardı.
Piyade sınıfının kullandığı
topuzlar, hafif olsun diye, bütünüyle ağaçtan yapılır ve sapına göre daha kalın
olan baş tarafına üçer sıra, uçları sivri demir çiviler çakılırdı.
Süvarilerin çok kullandığı
bir başka tür topuz şeşperdir. “Altı kanat” anlamındaki şeşperleıin baş
kısmında -sapa paralel olarak yerleştirilmiş— altı tane kısa kanat (dil, dilim)
bulunur.
Türklere özgü bir lopuz
çeşidi olan salık, “salman ya da sallanan topuz” anlamındadır. Bu topuzlarda,
başın tepesine ve çevresine tutturulmuş kısa zincirler ve bu zincirlerin
uçlarında bilyeler (küçük gülleler) bulunur. Bu güllelerin karışık hareketi,
kalkanla savunma olanağını bir hayli azalttığından, rakipte ürkütücü bir etki
yaratmakta ve silahın tesir alanını artırmaktadır.
Kuşti denilen Hintli
güreşçiler, gada adı verilen spor topuzlarım “kuvvet antrenmanları”nd
kullanmaktaydılar.
İran, tıpkı Hindistan
akhalarındaki gibi, vücut ağırlığına dayanan egzersizlerin yanında, savaş
silahlarından türemiş idman araçlarıyla kuvvet geliştirme egzersizlerinin
yapıldığı, zorhane olarak anılan jimnastik salonlarını günümüze kadar
korumuştur.
Hint akhalarında yapılan
kuvvet idmanlarında iki tip topuz kullanılmaktadır. Bunların nisbeten kısa ve
lobut şeklinde olanlarına cori ya da mudgar denir.
cori, İran spor repertuarına mil
adıyla geçmiştir.
Karate / çi-işi adı verilen
bir tür gürz / kısa sapa takılmış bir taş
tekerlekten ibarettir. Bir
taraftaki diski çıkarılmış kısa bir halteri andırır.
Topuz kaldıran Osmanlı
padişahlarının sonuncusu Sultan IV. Muıad’dır
Topuz kaldıran sporcu, eğer
kolay kolay kimsenin kaldıramayacağı bir ağırlığı kaldırmışsa, gelecek
kuşaklara örnek olması için, gürzünün kale kapısına asılması eski bir
gelenektir.
…
Acar, Şinasi ve Özveri,
Murat (2018), Osmanlı'da Savaş ve Spor
Topuzları, Osmanlı Bilimi Araştırmaları, Cilt: 19, Sayı: 2, s. 240-264
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder