Kalkan DİA
Dîvânü lugāti’t-Türk’te kalkan͡g şeklinde yazılan ismin
Moğolca’da “koruma, kollama, müdafaa, himaye” anlamını taşıyan kalka
kelimesinden türediği kabul edilmektedir
Deri kalkanlar yuvarlak veya elips biçiminde olurdu. Ön
yüzlerinin ortasında sivri bir uç, arka yüzünde ise kalkanı desteklemeye ve
elle tutmaya yarayan dayanıklı bir çubuk bulunurdu.
Araplar, “türs, basîra, cevb, cünne, dereka, anber, hacefe,
farz” adlarını verdikleri çeşitli kalkanlara sahiptiler. Ayrıca el-kaf denilen,
çok sayıda askerin arkasına sığınarak surlara yaklaşmak için kullandığı büyük
kalkanları da vardı. Hz. Peygamber’in “zelûḳ” ve “fütak” adlı iki kalkanının
yanında başka bir kalkanının daha bulunduğu rivayet edilmektedir
Kalkanların deriden yapılanlarına Arapça ifadesiyle
“hacefe”, sepet örgü üzerine deri geçirilmiş olanlarına ise “dereka” yahut
“matrak”, içbükey dikdörtgen veya elips şeklindekilere “tekne kalkan”, demir
veya bakırdan yapılıp ortası şişkin olanlara “kubbeli kalkan” denirdi.
…ateşli silâhların yaygınlaşmasından sonra işlevini tamamen
kaybetmiştir.
…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder