26 Ekim 2019 Cumartesi

Spekülatif Felsefede Görüş ve Bellek


George Vassilacopoulos - Spekülatif Felsefede Görüş ve Bellek

"Saltık idea kendisi için kavramın saf biçimidir, kendini tasarladığı gibi içeriğini de tasarlar."
Hegel

Saltık, kendi geçmişe dönük olan kavramıyla ilgilidir, daha ziyade bu kavramın kendisidir. Bir bellek edindiğinde kavramın kendisi, saltık'ın oluşunun sonunu imler. Fakat, bu doğruysa kavram aynı zamanda saltık'ın başlangıcını da imlemelidir. Zira, Hegel'e göre oluşun sonunda saltık, tasarıya başladığı zamanki halinde kendisiyle karşılaşır. Aslında gelişimsel süreç, saltık'ın kendi sonu gibi başlangıcını da öngörmesi sayesinde başlayabilir ve sonuca ulaştırılabilir.
Başlangıç gerçekliğe sahip değildir, oysa son başlangıcın, kendi gelişimi sayesinde kesin varoluş iddiasında bulunabilen başlangıcın gerçekleşmiş halidir. Sonrasındaki gerçekliği kurduktan sonra kavram kendine döner dönmez saltık idea gerçekleştirilmiş olur.
Kendine özgürlük biçimini vererek kavram, öznellik elde eder ve özdeşliğini kurmak için gerçeklikten kendi özdeşliğini talep eder.
Hegel'in gönderme yaptığı saltık'ın geçmişe dönük doğasının öteki yüzü, onun öngörülülüğüdür. Saltık'ın gelişimsel süreci hem geçmişe bakış hem de öngörülülük ile çevrelenmiştir. Saltık olması gerekendir. Saltık'ı, Hegel'in Ego'ya dayandırdığı öznitelikler açısından kendisiyle ilk karşılaşması çerçevesinden değerlendirmeliyiz. 
Özneyi filozofa dönüştüren saltık'ın onun bilincine başvurmasıdır. Felsefe yapan özne, tabiri caizse, kendi öz-bilincinin gerçekliğin ilkesi, "her şeyi içinde barındıran tümel" olduğunun farkına varması aracılığıyla sonsuzluğa dağılır dağılmaz, saltık kendine açılır.
Hegel için bilgi hakkında değildir, öz-bilinçli saltık'ın kendisidir. (s. 180)
Saf düşünce, kavramın soyut bilincini meydana getirir, oysa ki kavram'ın nesnesinin özü dildir.
Ego her şeyin olumsuzlamasıdır, tüm belirlenimliliğin, olumsuzlama halindeki her şey olarak. Ego saltık olumsuzluk olarak kendi oluşunun başlangıcında kendisiyle karşılaşır.
Hegel için 'bilim' 'genel bilgi'dir ve saltık'ın kavram'ının bakış açısıdır. Böyleyken kendi bağlamında özümsenmiş bilgi değil, bu haliyle bilgi, veya bilme ve bilinenin birliğinin ilkesidir. Bilim, gerçeklik ilkesi olarak, bilginin ilkesinden bilgi olarak yaratılan gerçekliği bilmeye vasıl olan saltık kavramıdır. Saltık açısından bilme bilginin ilkesini cisimleştirir (saltık bilgi).
Ego dünyayı bilmeme de kendisini bilir. Dünya o noktada ego tarafından bilişsel olarak tahsis edilmek üzere, bilgi olarak yeniden yapılandırılmak üzeredir. Dolaylı yoldan bilgi olarak, dünya bilgi ilkesinin gerçekleşmemiş hali olarak, yani kendi ilkesinde çözülmüş dünya olarak ortaya çıkar.
Hegel saltık bilgiye olan ihtiyacı, toplumsal bütünleşme eksikliğinden kaynaklanan yabancılaşma deneyimine yerleştirir. Çünkü ego varlık'ın her iki parçasıdır, hem dünyanın parçasıdır (sonlu ben) hem de kendi saf öz-ilişkisinde öz-bilinçli varlık'tır (sonsuz ben), yani bütünleşme ilkesinin (bir bütün olarak gerçekliğin ilkesi) farkında olan varlık ve bütünleşme ihtiyacındaki (cisimleşme ihtiyacındaki ilke) varlık.
Varlık'ın, ben sıfatıyla varlık'ın ilkesi, varlık'ın farklılaştırılmış dünyasında, yani tikel ben'in dünyasında cisimleştiği zaman, ego varlık ile bütünleşir. (s. 182)
Sonsuzluk bilinci, sonluluğuna yabancılaşmış, sonlu deneyiminde ortaya çıkar.
Hegel için tarih, saltık'ın felsefi gelişiminde kavram'ın nesnesi olarak ortaya çıkan, teoloji, amaçlı etkinlik olarak dünyadır. (s. 183)
Tümelin tikelleştirilmesi kavram ve nesne arasındaki ilk harekettir, ilk olumsuzlamayı ifade eder.
Ego kendini tekil olarak düşünmelidir. Kendini ötekilikte cisimleştirerek kendisini nesnesi gibi düşünebilir duruma gelmelidir. Sonuç olarak, Ego'nun koşulsuzluğu sadece hareket döngüsünün sonunda, Ego kendi tekilliğini tahsis ettiğinde açıkça ortaya çıkar.
Kendini farklılaştırılmamış bütünlük olmaya yöneltmekle Ego aynı zamanda kendini olumsuzlanan olarak bilir.
Ego hem saf öz-tasarlamayı hem de yukarıda açıklanan şekliyle böyle bir tasarlamanın koşulsuz olmaya yöneltildiği gerçeğini ifade eder. Ego, her diğer Ego'nun ihracına kadar tikel Ben'dir.
Eğer sonlu Ego kendi bilincinde Tümellik'i cisimleştirirse, özne ve nesne birleşmiş haldedir ve sonuç olarak, bu bilinç, bilme ve bilenin bütünlüğünün ilkesinin nesnesi haline gelir (tümel kavramı). Kavram ve nesnenin uygunluğunu kurmuş olmakla (kendini ötekilikte cisimleştirerek ötekilik halinde tikellik uğrağını aşmış olmakla) bu bilinç geçmişe bakışlı hale gelir, yani Tekillik elde eder.
Dil düşüncenin işi olduğundan ve dolayısıyla 'dilde ifade edilen her şey tümel olması' gerektiğinden ve ayrıca her şey düşünce tarafından Saltık'ın ilkesini doğrular yönde yaratılmış olduğundan, dil tamamıyla kapsamlıdır, bir bakıma öz-belirli insan yaşamının tümel öğesi linguistik etkileşimde verilmiştir. (s. 185)
"İnsana diğerleriyle uzlaşma yönünde baskı yapan onun doğasıdır; insan doğası sadece başarılmış akıllar toplumunda gerçekten var olur."
Hegel
Hegelci anlamda felsefe yapmak Saltık'ın özünü (kavram-nesne uygunluğu) açığa kavuşturur, hem saltık bilginin yapılanmasında, hem de varlığın, saltık halinde dünyanın yeniden yapılanmasında.
Bilgi, kendisini bilginin ilkesinin bakış açısından yapılandırarak saltık haline gelir. (s. 186)


Çeviren: Emre Çeliker
Monokl
Hegel Özel Sayısı
---

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder