Şaban
Sağlık - Romancı Gözüyle Samsun’un Yüz Yıllık Tarihi
Zerrin Koç’un “Islak Kentin İnsanları” adlı
romanına bakıldığında, 1900-2000 yılları arasında yüz yıllık Samsun tarihinin
panoramik olarak yansıtıldığını görürüz.
Buhara’da on dokuz yaşındaki Kerim’le gireriz
romana. Kerim hayvan sürüleri ve babadan kalma geniş arazileri olan biridir.
Lola’yla bir ay içinde evlenir. Kerim’le
Lola’nın evlendiklerinde yıl, 1890’lerin sonlarıdır.
Rus baskısı artar.
Kerim-Lola çifti (…) Trabzon Sürmene’ye
gelir.
Sürmene’de; 1902 yılında büyük oğlu Alişir’i,
1904’te ortanca oğlu Alim’i, 1907’de küçük oğlu Feyzi’yi dünyaya getirdi.
1914 / Kerim bey ölür.
1915 / Aile Samsun’a gelir.
Alişir bu aşamada Kuva-yı Milliye’nin cesur
bir temsilcisi olur. Rum çetelelerine büyük kayıplar verdirir. Ne yazık ki
Alişir bu kahramanlığının bedelini canıyla öder.
Alim, ağabeyi Alişir gibi bakmaz hayata.
Onun gözü bir iş kurmak ve kendi işinin
patronu olmaktır.
Gülhiz hanımla evlenen Alim, gün geçtikçe
işlerini ilerletir. Bu arada Alim’in Gülhiz’den -adları Ebrar, Sümeyye ve
Piraye olan- üç kızı olur.
Piraye’yi doğururken Gülhiz vefat eder.
Lola hanım ölür; daha sonra Alim’in küçük
kardeşi Feyzi evi terk edip Samsun’un bir köyüne (Beylerce) yerleşir.
Feyzi köyde kendine arazi ve ev alarak, tam
bir köylü hayatı yaşamağa başlamıştır. O yıllarda pek çok kişinin yaptığı gibi
kendine bir Rus kızını alarak, onunla nikahsız bir şekilde yaşamaktadır.
Alim çocuklarını işte böyle bir adamın yanına
gönderir. Üç küçük çocuk Feyzi’nin eziyet ve işkenceleri altında yıllarca köyde
kalırlar.
Alim / Şahika adında bir kızla evlenir.
Alim’in üç kızı da evlenir. Ama hiçbiri mutlu
olamaz. Sümeyye, umut bağladığı Sedat’la evlenemeyince sarhoş ve sorumsuz bir adamla
evlenmek zorunda kalır. Küçük kız Piraye ise zalim bir kaynananın olduğu bir
aile ortamında adeta cehennem hayatı yaşamaktadır.
Ebrar ise başka kadınlarla düşüp kalkan ve sürekli
olarak eşini aldatan bir adamla evlenmek zorunda kalır.
Alim ölür.
İngilizlerin işgaliyle birlikte (1919 Mart),
Saathane meydanına darağaçları kurulur. Buranın bir adı da “İbret Meydanı” olur.
İkinci Dünya Savaşı
Şehirde müthiş bir kıtlık baş göstermişti.
(1945) Samsun halkının en önemli
özelliklerinden biri giyime kuşama olan düşkünlüğüydü. Genç kızlar, vistra adı
verilen yumuşak keten elbiselerin üstüne dekor alırlardı.
1919 / Mecidiye esnafın, Subaşıysa
zanaatkârın toplu biçimde faaliyet gösterdikleri çarşılardı.
---
Sağlık, Şaban. (2006), “Romancı Gözüyle Samsun’un Yüz Yıllık Tarihi,” Geçmişten Geleceğe Samsun, Ed. Cevdet Yılmaz, Cilt: 1, (s.
623-635), Samsun
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder