Seyfullah
Gül - Kültür Coğrafyası Açısından Bir İnceleme; Vezirköprü Yöresinde Yağmur Duası
Geleneği
Vezirköprü yöresinde, yağmur duası geleneği
halen bazı değişmelerle birlikte günümüzde de yaşatılmaktadır (s. 502).
Araştırma sahası yüksek sahalara karşılık
gelen dağlık alanlar, alçak kesimlere karşılık gelen havza tabanı düzlükleri ve
bunların arasında basamaklı bir görünüm arz eden birden fazla aşınım
düzlüğünden oluşmaktadır.
Geçim kaynağı tarım (arpa, buğday, pancar,
ayçiçeği, tütün) ve hayvancılığa dayanan yöre, her toplum gibi, kuraklığı
gidermek amacıyla kendi kültürü çevresinde birtakım inanış ve uygulamalar
geliştirmiş…
Yörede "Kuraklık, gelinin ayağından,
çobanın dayağından olur" diye bir deyim vardır.
Hayvancılıkla geçimini sağlayan halk hayvan
sürülerini otlatması için sığırtmaç denilen çobanlar tutarlar. İnanışa göre eğer çoban hayvan otlatacağı ilk günü sabahı
çomağını oluğa (suya) batırmazsa o yıl kurak geçer (s. 503).
…kurak geçen günlerin uzamasıyla köy ihtiyar
heyeti tarafından yağmur duasına karar verilerek, Cuma namazında halka camiden
duyurulur ve halkın cami önünde toplanması sağlanır. Burada dua ile ilgili
olarak yapılacak işler, duanın yapılacağı tarih kararlaştırılır ve halktan para
toplanır. Ayrıca komşu köylere de haber verilerek, duaya katılmaları sağlanır.
Zira yağmur duasına katılan insan sayısının fazla olması hem duanın kabulü hem
de köyün yöredeki saygınlığı açısından önem arz eder.
Araştırma sahasında farklı yağmur duası
ritüelleri tespit edilmiştir.
Yeniçelik Köyünde
İlk üç gün köy imamı, halkı sabah namazına
davet ederek onlara tövbe istiğfar ettirir. Namaz sonrası ise kabir ziyareti
yapılarak burada dua okunur ve herkes evine dağılırdı. Üç gün aynı uygulama ile
geçen duanın son günü ise bir süre devam eden uygulamada, köyde yaşayan fakir
bir kadın başının üzerinde bir elekle;
"Yağ yağ yağmur,
Teknede hamur,
Bahçede çamur,
Ver Allah' ım ver!
Sellice yağmur." (s. 504)
diyerek bütün evleri dolaşır, evdekilerde
onun başının önündeki eleğe su dökerek, yiyecek verirlerdi. Ancak kadının ölümü
ile bu uygulama kalkmıştır.
…kurak geçen yıl yağmur yağması için dört
tane kurbağa yakalanır. Bu kurbağalar bir kalbura (elek) konulur ve üzerleri
kapatılır. Köy çobanının karısı bir ata ya da eşeğe bindirilerek başının
üzerinde içinde kurbağa bulunan kalburla köy evlerini gezerdi. Köy halkı,
kadına gönlünden kopan hediyeleri verirdi. Bu esnada köy çocukları kadının
arkasında ” Yağmur yağ; Ambar dol” sözlerini tekrarlayarak dolaşırdı. Bu seremoni
sonunda kurbağaların dereye salınmasıyla yağmur yağacağına inanılır.
Türk kültüründe önemli bir yeri olan at,
yağmur duası ritüelinde de kullanılmaktadır. At kafasının bir kuyuya
sarkıtılası ve bu süre zarfında yağmur yağacağı ve at kafasının kuyudan
çıkarılması ile de yağmurun duracağına inanılır. Yine at kafaları tarlalara kazıklarla
asılır böylece yağmur yağıp bereket geleceği, nazar değmeyeceği ne inanılır.
Yapılan literatür taramasında bu gibi
ritüeller inanışların Kırşehir, Kırıkkale ve Uşak illerinin köylerinde de
bulunduğu tespit edilmiştir.
Kıztaşı’nın
Öyküsü ve Kıztaşı’nda Yağmur Duası Ritüeli
Örencikli üç kız kardeş Havza kaplıcalarında
yıkanmaktadır. Kaplıcayı eşkıyalar basar. Üç kız kardeş tanrıya yalvararak:
“Tanrım bizi ya taş et, ya da kuş!” derler.
Kardeşlerden birisi hemen oracıkta taş olur.
Bu taş halen Havza kaplıcaları ‘Kız gözü’ adlı hamamda durmaktadır.
Günümüzde, gözlerinden akan bu yaşlar çocuğu
olmayan kadınlara, hamamda düzenlenen özel bir ritüelle içirilir (s. 505).
Taşlardan birisinin Kâbe’de olduğuna
inanılır.
Taşların üçüncüsü kuş olup köyü Örencik’e
dönerken, burada -Kıztaşı mevkiinde- taşlaşıp kalmıştır. İşte bu nedenle
Kıztaşı’ndaki yağmur yağdırma törenlerinde Örencikliler bu taşa sarılıp; “abılam!
abılam!” diye ağlamaktaydılar.
…yağmur yağmayınca; akla ilk gelen Kıztaşı’na
gidip, yağmur yağdırması için ona yakarmaktı.
Ritüel, sabahtan Örencikliler tarafından sağlanan
kurbanların kesilmesi ile başlar. Öğleye doğru yemekler yenir, mevlit ve yağmur
duası okunur. Kıztaşı’nın üzerine kapanarak
gözyaşı döken yaşlı kadınlar, ondan yağmur yağdırmasını isterlerdi.
Ritüelin son bölümü ise Kıztaşı9mn urganlara
sarılarak, yerinden az da olsa hareket ettirilmesidir.
Yörede yağmur duası ritüelinde farklılıklar olsa
da; kurban kesilmesi, dua yapılması yemek ikramı ile ikram edilen yemeklerin
çeşidi açısından benzerlikler vardır (s. 506).
Yörede yağışın yeterli olduğu yıllarda ise
ekstrem iklim olaylarını önlemeye yönelik olarak afet duası denilen ayrı bir
dua aynı kültürün devamıdır.
Altınkaya ve Vezirköprü barajlarından
sulamada yararlanılmaya başlanılması ile yağmur duası geleneği sulama yapılan
köylerde afet duası, bereket duası, bolluk aşı duası gibi isimlerle devam
etmektedir (s. 508).
Yörede tahıl ziraatı içerisinde en fazla yeri
buğday işgal etmektedir.
…özellikle nisan, mayıs yağışlarının yeterli
olduğu yıllarda verimde önemli artışlar gözlenmektedir. Bu aylarda yağışların
az düştüğü yıllarda verim düşüklüğü ve üretim azlığı olmaktadır (s. 510).
---
Gül, Seyfullah. (2015), “Kültür Coğrafyası Açısından Bir İnceleme; Vezirköprü Yöresinde Yağmur Duası
Geleneği,” Geçmişten Günümüze Samsun
/ Canik ve Değerleri, Ed. Osman Köse, Canik Belediyesi Kültür Yayınları, Cilt:
1, (s. 501-511), Samsun
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder